Paylaş
Fatih Terim’in de konuyla ilgili düşüncesi Belhanda ile hemen hemen aynıydı. Belli ki bu; yönetimin, teknik adamla ‘birlikte’ değil, kendisine ‘bilgilendirme’ yapılarak res’en alınmış bir karardı. Bu yüzden Terim’in bu operasyona yaklaşımı merak konusuydu. Ve o gün geldi. Terim, enteresan bir örnek vererek ifade etti düşüncelerini: “Uçakta türbülans olduğu zaman direkt hostese ve kabin amirine bakarsınız. Takımım da benim yüzüme, halime, tavrıma bakıyor. Galatasaraylılar da genel olarak buna bakıyor. Onun için benim enerjimin hiçbir şekilde düşmemesi lazım. ‘Bir şey yok’ demek, ‘Sakin olun’ demek benim görevim.”
CAMİADA LİDER KİM?
Terim’in kendisini konumlandırırken “Yolcuya en yakın çalışan” diyerek, ‘eleman’ yerine koyması ve bizlere Ünal Aysal’lı yılları hatırlatması gerçekten şaşırtıcıydı. Peki, türbülansa yakalanan o uçak için önemli olan hostesin ya da kabin amirinin yüzü, tavrı mı yoksa pilotun mu? Elbetteki pilotun hali ve tavrıdır. Geçtim bu tartışılacak yaklaşımı, peki bu camiada hiçbir Allah’ın kulu, başkan Mustafa Cengiz’in yüzüne, haline, tavrına bakmıyor mu? O önemli değil mi? Pilot kim bu uçakta? Lider kim bu camiada? Başarılı veya başarısız. Yetenekli veya yeteneksiz. Her ne olursa olsun camialar için aslolan başkanlık makamıdır. Terim, Belhanda konusuna “Bu Galatasaray, kendi efsanesi Fatih Terim’i gönderdi” sözleriyle nokta koyuyor, Aysal dönemini hatırlatarak. “Beni idmandan gönderdiler, saat 19.05’te noterden kağıt yolladılar” diyor. Ancak gönderildiği gün saat 15.00’teki yönetim kurulu toplantısına ısrarla davet edilmesine rağmen “Gelmiyorum” resti çektiğini es geçiyor.
NEREDEN NEREYE...
Tabii bugünkü asıl konumuz Aysal döneminde yaşananlar değil. Galatasaray efsanesi olan Terim’in kendisini ‘eleman‘ olarak konumlandırması. Hocanın aynı zamanda bu benzetmesiyle bizlere ‘gemi kaptanlığı’ yaptığı 2016 yılını da hatırlatması. Malum milli takım döneminde 2016 Avrupa Şampionası’nda yaşanan krizle ilgili o meşhur yaklaşımı: “Ben bu geminin kaptanıyım. Kaptan olarak hiçbir mürettebatımı, çalışanımı seyir esnasında fırtına çıkmasına rağmen denize atmadım. Ya denize atacaktım ya da bu şartlar altında gemiyi sağ salim limana yanaştıracaktım. Vazifemin gemiyi sağlam bir şekilde yanaştırmak olduğunu düşündüğüm için böyle yaptım.” Nereden nereye...
SÜREN'İN UÇAK MACERASI
Uçak, pilot, hostes demişken Faruk Süren döneminde yaşanan bir uçak hatırasını anlatarak konuya nokta koyalım... Süren dönemi bilindiği üzere Terim’in Galatasaray’daki ilk yıllarıdır. Terim uçak seyahatlerinde arkada oturmaktan dolayı rahatsızlık duyar. Zamanla bunu yavaş yavaş dillendirir. Ve çare olarak uçağın bir tarafına futbol takımı diğer tarafına yönetim kadrosu ve idari görevlilerin oturmasına karar verilir. Terim en ön koltuğa oturur, arkasına takım dizilir. Diğer tarafta aynı şekilde başkan Süren ve yönetimi. Bu şekilde ilk seyahattir ve Süren espriyi patlatır: “Ama yine olmadı, pilot önde kaldı!”
FENERBAHÇE KİMLERE TESLİM?
Fenerbahçe'de yeni dönem. Birinci yıl hayal kırıklığı. İkinci yıl hayal kırıklığı. Üçüncü yıl yine benzer bir tablo. Peki sebep? Acaba bunun sebebi; yönetimin acemiliğinin üzerine, futbol aklının teslim edildiği kişilerin de acemiliği olmasın? Erol Bulut’un yaş ve tecrübe anlamında Fenerbahçe için ‘acemi’ sayılacak seviyede bir teknik direktör oluşu. Üzerine, geçmişte Terraneo ve Comolli gibi usta isimlere teslim edilen sportif direktörlük görevinin, henüz formasının teri kurumamış, hazırlıksız ve işinin acemisi Emre Belözoğlu’na teslim edilmesi. Keza bu isimlerin yardımcıları Volkan Demirel, Mehmet Yozgatlı, Mehmet Aurelio, Selçuk Şahin. Nedir bu kişilerin bu yaptıkları görevler konusundaki tecrübeleri? 2 yıllık hayal kırıklığından sonra en kritik sezonda takımın acemi kişilere teslim edilmesi. Fenerbahçe Kulübü, sportif direktör, teknik direktör veya antrenör yetiştirme yeri midir, Allah aşkına?
VAR'DAN ÖNCE PİERO VARDI
Gündemdeki soru şu; birileri VAR’la oynuyor mu? Fenerbahçe’ye göre oynanıyor, hem de profesyonelce. Geçmişte de hatırlayın farklı takımlardan benzer iddialar gelmişti. Futbol ailesinin bir kısmı bugün bu iddialarla ilgili “Olur mu öyle şey” diyor, bir kısmı da “Olur mu, olur” görüşünde. Peki ya bize göre? VAR’dan önce ne vardı? Piero. Hemen hemen aynı işi görüyordu. Peki bugün yıllarca o Piero görüntüleriyle karşımıza çıkan Erman Toroğlu bakın bugün ne diyor? “Pierocu haber göndermiş; ‘Topu sokayım mı, çıkarayım mı’ diye. Çünkü 2 hafta önce sorun oldu. Bir Piero gol çıkarttı, bir Piero gol çıkartmadı. İki televizyon kanalında biri gol verdi, biri gol vermedi. Bunları ben yaşadım.” Yarın benzer bir itirafın VAR odasından gelmeyeceği ne malum? Bu toplum bunları gördü, yaşadı. Dolayısıyla benzer kaygıları şimdi de yaşaması normal. Ama “Oynat Uğurcuğum” konusunda Uğur’a değil, “Oynat Uğurcuğum” komutunu verene bakmak lazım, öyle değil mi?
MAĞDUR GÖZLEMCİLER DÖNÜYOR
Geçmişte futbolda yapılan FETÖ operasyonu ile ilgili yıllar sonra ilginç bir gerçek ortaya çıktı. O da şu; operasyonda bazı gözlemcilerle ilgili ortaya konan MİT raporunun sahte olduğu... Peki sonra ne oldu? Sayıları 30’u bulan bu kişiler İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İstanbul Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ve nihayetinde daha önceden Kamu Denetçiliği Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucu bu örgütle hiçbir şekilde bağı olmadıkları belirlenen bu kişilerin mağduriyetleri tescillenmiş oldu. TFF hukuk departmanının da bu kişilerin göreve iadeleri konusundaki işlemleri tamamlamak üzere olduğunu ve dosyayı önümüzdeki günlerde TFF yönetim kuruluna sunacağını belirtelim.
FLORYA'DAN GELEN TEŞEKKÜR
Malumunuz bir süredir Galatasaray’da yönetim tarafından iki yıldır emekçilere verilen ve yerine getirilemeyen zam sözünden bahsediyorduk. Zammı bırakın; maaşlarda yapılan kesintileri ve kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmalarına rağmen 24 saat çalıştırılan emekçilerin dertlerini anlatmıştık. 3-5 torpilliye yapılan yüzde 70’lik zamma karşılık kulüpte aynı ortamı teneffüs edenlere yüzde 0.7 zammı bile reva görmeyenlerden. Neyse ki geçtiğimiz hafta Galatasaray yönetimi kulübün emekçilerine ufak da olsa zam yapmış. Arayıp teşekkür ettiler. Şimdi yeni krizin adı kesilen SGK’lar. Bu konuda geçenlerde ayrılan bir doktorla ilgili kulübe ağır para cezası gelmiş. Bazı çalışanlar da bunu emsal gösterip dava açma peşindeymiş.
Paylaş