Futbolda kentsel dönüşüm süreci

İkisi de sandık başına giderek yeni başkan ve yönetim kurullarını seçecek. Peki yeni başkanları nasıl bir tablo bekliyor? Galatasaray’da tablo çok net. Mali tablo, felaket. Denene göre gelen, ertesi günü 25 milyon Euro’sunu hazır edecek. Hedef önce sürdürülebilir mali tablo, ardından sürdürülebilir sportif başarı. Peki TFF’deki durum ne? Türk futbolu ne halde? Orası tam bir rezalet. “Tarihin en sıkıntılı sancılı dönemi” desek yeri. Yani durum öyle sıradan bir doktorun filan altından kalkabileceği bir durum değil... Bi profesörün bakması şart. Belki bir birkaç profesörün birden... Durum o denli vahim futbol dünyamızda.

HASTA KAN KAYBEDİYOR

Gelinen nokta ortada... Çok değil 3-5 yıl öncesine kadar ‘yüksek şeker, yüksek kolestrol’ gibi birkaç sıkıntı varken bugün durum çok daha ağır. Son yıllarda ‘yetersiz’ ellerde geçen ‘kötü bir bakım’ süreci, üstüne bir de salgın hastalıklarla patlak veren yeni yeni rahatsızlıklar, hastayı komalık etmiş durumda. Son röntgen ve tahlil sonuçları ortada... Değerler her geçen gün daha kötüye gidiyor. Hasta giderek kan kaybediyor, nabzı düşüyor. Adeta vücudun her bölgesi S.O.S veriyor, Türk futbolunun.

ÇÖZÜM İSTEYEN MESELE ÇOK

Hangi bir rahatsızlıktan bahsedeyim? Yayın meselesi, yabancı meselesi, yargı organları meselesi... Bir türlü normale dönmüyor, düzelmiyor. Bakmayın ‘mesele’ dememe her biri ayrı bir kaos. Hele yeni patlak veren bir sıkıntı var ki, sormayın gitsin. Uzun süre normale dönmesi çok zor o bölgenin. 8 Mart’la birlikte parçalanan hakem ve gözlemci müessesesi. Beraberinde yaşanan kutuplaşma... Pandemi ve ekonomik krizle iyice demode olan TFF talimatları... Güncelleme şart. Sadece talimatlara değil her tarafa. Bu iş futbolda kentsel dönüşüme kadar gitmeli, çok rahat. ‘Yayın geliri’ denen o ana damar iyice tıkanmış, kalbi doğru dürüst besleyemiyor artık.

KUNTZ'UN DOĞAL HALİ

Olsun, rakip Litvanya da olsa 6 atmam güzel bir duygu... Gelecek adına pek gerçekçi bir ölçü değil ama, Bii pırıltı bi’ umut var bu yeni oluşumda. Saha içi, teknik taktik analiz bizim işimiz harcımız değil. Bugüne kadar hiç girmedik, girmeyiz. Ama maça dair bir şeyin analizini yapmak isterim. O da ekran karşısındaki biz Türk futbol severler olarak pek alışık olmadığımız ve bizleri bir defa daha hayrete düşüren teknik direktörümüz Stefan Kuntz’un duruşu! Maçı izliyorum attığımız her gol sonrası hayrete düşüyorum. Her ağların havalanması sonrası Kuntz’un sevinci ekrana yansıyor. Yüz çok farklı ve pek alışık olmadığımız bir yüz!. Bir masumluk bir samimiyet bir doğallık var, yüzünde... Kaşı, gözü, dudağı hepsi doğal.

SEMPATİK VE SEVİMLİ

Normalin dışında hareket etmiyor. İttirme kaktırma, çekme yok. Başkalarının gibi yapmacık değil, tamamen organik. Turkcell’in reklamındaki o Karadeniz uşağı kadar doğal, hal ve hareketleri. Sempatik, sevimli. Kibir alameti tek bir eylemi ve söylemi yok geldiği günden beri o Kuntz’un. Pek alışık olamadığımızdan ekran karşısında dona kalmamız normal olsa gerek.

ADNAN ÖZTÜRK'ÜN BRUNO'SU

Epeydir kayıplardaydı Adnan Öztürk. Geçenlerde bir röportajını izledim Cenk Ergün’le ilgili. Başkan adayı Eşref Hamamcıoğlu’nun tam aksine, “Onunla çalışmamız söz konusu değil” diyordu, sayın Öztürk röportajında. Muhabirin, “Ama sayın başkan (Hamamcıoğlu) kendisinin sportif direktör olarak planlandığını söylüyor” yaklaşımına da, “O ben gelene kadardı” cevabını veriyor. Bu kadar net olması enteresan. Umarım sayın Öztürk Galatasaray’ın çok acılar çektiren yeni bir Bruno Heiderscheid daha kazandırmaz kulübüne. Bruno’nun Galatasaray’a maliyetini sayın Ünal Aysal çok iyi bilir. Bir de; sayın Sinan Kalpakçıoğlu’nun rahmetli Özhan Canaydın’a bu konuda yazdığı raporu elinde bulunduran bir kişi olarak ben! ‘Aman ha’ diyorum başka bir şey demiyorum sayın Hamamcıoğlu.

GALATASARAY'IN HOCA TERCİHİ

G.Saray'da başkanlık kadar merak edilen bir konuda yeni gelecek olan teknik direktörün kim olacağı. Her iki başkan da Domenec Torrent’le çalışmayacağını söyledi. Bazı isimler zikrediliyor. Tabii bunların arasında yakından tanıdıklarımız da var. Umarım Galatasaray önümüzdeki dönem, pişsin diye Yunus Akgün’ü gönderip, yerine pişmiş (!) Barış Alper Yılmaz’ı alan. bir kadro mühendisi ile çalışmaz.

G.SARAYLI'NIN VERİLERİ NEREDE?

6698 sayılı kanun deyince aklıma TFF’nin resmi sitesi geliyor. Bir hakem için ‘Hangi maçlara çıkmış’, bir başkan için ‘Bugüne kadar aldığı cezalar neymiş” ulaşmanız mümkün değil, resmi sitede. Karşınıza “6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında gerekli düzenlemeler yapılmak üzere sayfa yenilenme aşamasındadır” ifadesi çıkıyor. Üzerine Çanakkale köprüsü yapıldı o sayfalar daha yenilenemedi! Her neyse asıl konumuz bu değil. Kişisel verilerin paylaşılmasının bu denli önem arz ettiği yerde iddiaya göre Galatasaray’daki tüm üye iletişim vs bilgilerinin bugün ülkemizdeki önemli bir inşaat firmasının çağrı merkezinin elinde bulunması. Enteresan tabii. Yani bugün genel kurul için arandığınız çağrı merkezi yakında sizi 2+1 daire veya arsa için ararsa şaşırmayın!

METE GAZOZ'U ALLAH KORUMUŞ

Mete Gazoz. O bir olimpiyat Şampiyonu. O Türkiye’nin gururu milli okçumuz. Peki onu bugünlere getiren hocası antrenörü kim? Babası Metin Gazoz. Peki o kim? Aynı zamanda Türkiye Okçuluk Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi. Olacak şey mi bu bugünümüz Türkiye’sinde! Allah’tan Erman hoca (Toroğlu) atlamış bunu! Valla yakıp yıkardı sağ solu. “Baba-oğul ne oluyor arkadaşşş, milletin önünü kes yürü oğlum yürü. He!” der dururdu. Sonra ne Mete’miz olurdu, ne olimpiyat şampiyonluğu. Bizim âlem de (futbol) kafalar başka çalışıyor maalesef. Malum bazılarının sadece baba-oğula çalışması gibi. Adam hem futbol yorumcusu hem de kütük memuru maşallah.

MHK İÇİN ARANAN KRİTER

Yeni oluşacak MHK ile ilgili benim tek temennim; Zorbay Küçük’ün sınavda çakmasıyla Avrupa’da maça çıkabilen (!) bir hakemi için (Yaşar Kemal Uğurlu) “Uluslararası bir kariyere sahip bir hakemimiz” deme gafletine düşmeyecek kadar güçlü, kendine güvenen, bilgili ve tecrübeli bir MHK’nin gelmesidir.