Paylaş
Hadi dünü, bugünü geçtik... Görünen o ki; yarınlardan da pek umut yok Fenerbahçe camiasının... Çünkü zihniyet aynı zihniyet. Değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam sürüyor, icraatlar. İlk iki yılından ders çıkarır diye düşündüğümüz o zihniyetin 2020-21 öncesi şu hamlelerine bakıyorum da... Sanki, gelecek, bugünleri de aratacak gibi duruyor... O zihniyetin bugün ‘Fenerbahçe’nin geleceği’ olan o alt yapının başına getirdiği isme baksanıza... Tek tecrübesi 7-8 aylık Altay Gençlik Gelişim Antrenörlüğü olan bir futbol adamı. Düşünsenize...Yaklaşık iki yıl önce; dünya futboluna bu anlamda nâm salmış, Belçikalı Cris Van Puyvelde’nin düşünüldüğü hatta el sıkışıldığı F.Bahçe Altyapı Koordinatörlüğü görevine Tahir Karapınar’ın oturtulması... Nereden nereye...
TAHİR HOCA TERCİHİ VE MÜTHİŞ GEREKÇESİ
‘Peki Tahir hoca ne alaka? dediğinizde de, Fenerbahçeli yönetici Selahattin Baki, ‘gerekçesiyle’ lafı adeta ağzınıza tıkıyor: “37 yaşına kadar futbol oynaması, babacan yapısı ve Ege Bölgesi futbolcu havuzuna hakim olması!” Desenize tam altyapılara göre biçilmiş kaftan Sayın Baki... Zaten Ege Bölgesi futbolcu havuzuna hakimseniz yeter! Umarım yeni teknik direktör için aranan özellikler ve bakış açısı benzer şekilde olmaz. Tabii ilginç olan bir konuda Altyapı Koordinötörlüğü için böyle bir ismi ‘bulmuş’ yönetimin, bu teknik adamla sadece 1 yıllık sözleşme imzalaması. Bulmuşsun böyle bir hoca, atsana 5-10 yıllık imza.
TOKMAĞI FUTBOLCUYA VEREN TEKNİK ADAM
Yeni sezonun ‘Fenerbahçe Altyapı Koordinatörü’ bugünün ‘Fenerbahçe A Takım Teknik Direktörü’ olan UEFA Pro Lisanslı teknik adamımız Tahir Karapınar’a gelince... Bir taraftan, antrenmanda, maçta, maç sonu basın toplantılarında teknik direktör edasıyla konuşacak ve duracaksınız, ama boynunuzdaki o davulun tokmağı başkanın, hatta ve hatta bir futbolcunun çantasında çıkacak! O zaman ya yerinizi, ya da duruşunuzu değiştireceksiniz Tahir Hocam. Kim ne derse desin bu, Fenerbahçe’nin idaresi açısından ziyade bir Türk teknik adamın düştüğü durum açısından üzüntü hatta utanç verici bir olaydır. Tıpkı, 70 basamak çıkıp saha içi ile ilgili başkandan direktif alan, yıllarını futbola vermiş teknik direktör adayı Volkan Demirel’in eyleminde olduğu gibi...
BU HÜLLE İÇİNİZE SİNİYOR MU TFF?
Bu, Futbol Federasyonu’nun, Antrenörler Derneği’nin el koyması gereken bir konudur. Bu, bir hülledir. Ne yazık ki bu hülleye geçmişte olduğu gibi bugün de Futbol Federasyonumuz göz yummaktadır. Hele hele bir futbolcunun gördüğü sarı kart konusunda ‘niyet okuyabilecek’ kadar ilginç özelliklere sahip, futbolun marka değeri konusunda oldukça hassas Türkiye Futbol Federasyonu! Bu arada Antrenörler Derneğimiz de şu kiralık diploma işine bir çözüm bulsun lütfen.
KOÇ NE DEDİ, NE YAPTI?(2)
BiR önceki yazımızda Sayın Ali Koç’un başkanlığa soyunurken dile getirdiği ve sonrasında slogan olan o meşhur “Siz hâlâ benim nasıl bir Fenerbahçe hayal ettiğimi anlayamamışsınız” sözünü hatırlatmıştık sizlere. Hani görevinin ilk günlerinde antrenman sahasını ve soyunma odasını işaret ederek; “Beni bir daha buralarda göremeyeceksiniz” diye futbolcusu, teknik heyeti üzerinden ‘birilerine’ mesaj yollayan kulüp başkanından bahsediyoruz. Hani Ersun Yanal sonrası kağıt üzerinde teknik direktörsüz kalan Fenerbahçe’nin gizli teknik direktörlüğüne soyunanlardan... “Beni kenarda dahi göremeyeceksiniz” diyenlerin, işin tam göbeğinde çıkmasından...
AĞAOĞLU'NDAN ÖZDEMİR'E ŞOK MEKTUP
Alanya’da yaşananlar kaygı verici. Peki, ‘bu daha bizim iyi günlerimiz’ desem... İnanın gidişat onu gösteriyor. Millette ne fren var, ne de dilinin kemiği... Medya desen yangına körükle gidiyor. Bu artık TFF’nin filan çözüm bulabileceği bir şey değil, onları aşıyor. Çünkü bazı kulüpler bu işin adil olmadığına inanıyor. Yaşadıkları olaylar da tezlerini güçlendiriyor. Mesela Trabzonspor’un iddiası TFF’nin birileri tarafından adeta parsellendiği yönünde. Bu konuda açık açık, ligde yarıştıkları Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın adını veriyorlar. Aldığım ve içerden de teyit ettiğim bilgi; Trabzonspor Kulübü iki gün önce TFF Başkanı Nihat Özdemir’e bir mektup yazarak yönetim, kurullar ve işleyişle ilgili bazı sorular sorup bunların cevabını istemiş. Ağaoğlu, kurulların oluşumunun yanı sıra özellikle hakemlerle ilgili yaşanan bazı (hakem soyunma odası hadiselerini) sıralayarak, “Sayın Başkan, ekteki bu bilgilerin /iddiaların doğru olup olmadığı konusunda ivedi olarak bizi aydınlatmanızı rica ediyoruz” demiş. Mutlaka Riva’dan buna bir cevap gelecektir. Tabii ileriki günlerde bugün sadece TFF ile paylaşılan bu iddialar kamuoyuyla paylaşılacak ve ortalık daha da gerilecektir.
VE YAYINDA 'HARÇLIK' DÖNEMİ
Görünen o ki, ne TFF için ne de yayıncı kuruluş beIN Sports için, o üç yıl önce imzalanan yayın sözleşmesinin bir önemi hükmü yok artık. Çünkü o tarihi anlaşma adeta delik deşik olmuş durumda. İlk günle bugün arasında şartlar yönünden dağlar kadar fark var. Çünkü sürekli revize oluyor. Hatırlarsınız bir süre önce yayıncı kuruluşun kulüplere geçmişe dönük 34 milyonluk alacaklarının ödenmesi konusunda getirdiği ve kulüplerin veto ettiği şarttan bahsetmiştik. Yani ‘kalan 8 maçın tamamlanması’ şartıyla her bir kulüpten 1.2 milyonluk banka teminat mektubu istemesinden. Peki ya sonra ne oldu? Kulüpler haklı olarak bu banka teminat mektuplarını vermeyince beIN Sports, “Madem öyle biz de bu parayı size haftalara bölerek öderiz” dediler. Harçlık verir gibi... Kulüplerin moralleri bozuldu ama mecburen ‘Evet’ dediler. O tarihi sözleşmede değişmeyen bir ödeme takvimi kalmıştı, sonunda o da değişti!
Paylaş