Paylaş
10 Aralık 2013’ten 10 Aralık 2019’a... Aradan geçen zaman 6 yıl. Dün, Türk futbolunun ‘kulüp lisans ve Finansal Fair Play Talimatı’ ile tanışmasının 6. sene-i devriyesiydi. Peki, o günden bu güne ne değişti? Durum ortada. Hemen hemen herkesin ayağı yorganın dışında. Pek değişen bir şey yok. Onca talimat, onca yaptırım yine tık yok. Elin oğlu (FIFA-UEFA), “Efendim devalüasyon oldu, Euro kaçtı, dolar kovaladı, sınırımızda savaş çıktı, hesaplar ondan şaştı v.s.” diyorsun, “Ih” diyor, anlamıyor, yapıştırıyor cezayı. Peki ya bizde? Federasyon olarak, kulağını çekmek yerine, makas alıp geçiyoruz!
YETiŞ BACIM OUT YETiŞ TFF IN!
Mesela kulüplerimiz Kulüp Lisans Kurulu kriterleri konusunda dara mı düştü? Baba (TFF yönetimi) hemen yetişiyor imdada! Bir yönetim kurulu toplantısı, bir talimat değişikliği, ‘ek’ geçici bir madde... Oldu bitti, bu kadar işte! Sonuç? Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı’na 6 senede 20 rötuş! Sezon başından bu yana talimattaki bu dördüncü değişiklik. Anlayın! Ne için? Aman kulüplerimiz üzülmesin.
Mesela eylülde kulüplerin belirlenen harcama limitlerindeki sapma oranı yüzde 30 olarak belirlenirken, iki ay sonra (önceki gün) TFF ani bir kararla bunu yüzde 40’a çıkarıyor. Çünkü 2-3 gün sonra Kulüp Lisans Kurulu’nun karşısına geçip hesap verecekler. Beşiktaş heyeti gelmiş, defter dürülmüş gibi... Yarın Fenerbahçe’si, Trabzonspor’u Riva’ya gelip kurulun karşısına geçecekler. Açılacak kara kaplı defterler.
Geçtim Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı, Antalya’yı, Antep’i... Başakşehir’de bile tablo kötü. Anlayın diğerlerinin halini. Durum böyle olunca TFF’den sık sık ‘talimatta değişiklik’ duyurusu. Ve ek ‘geçici maddeler.’ Hep Aspirin tedavisi! Neymiş efendim, yürürlüğe giren ‘yeni vergi yasası’ ve ‘beIN Sports’un indirime gitmesi’ v.s...
6 KULÜP iÇiN TEHLiKE VAR
O nedenle ‘sapma’ aralığı yüzde 30’dan 40’a çıkartılıyor. Peki vergi affı geldiğinde veya yayın geliri 160 milyon dolardan 400’lere çıktığında, o yüzde 30, yüzde 20’lere çekiliyor mu? Yoook! Amcaların alacak-verecek tablolarında bu nedenle ekstra sapmalara neden olmuşmuş. Olmuşsa olmuş, UEFA dinler mi bunu?
Dinlemez. Dinlemedi de. Siz de dinlemesenize... Güya o talimatın altına yaptırımları sıralamıştık. Puan ve puanlar silecektik. Olmadı. Küme düşürecektik. Nerdeeee... Ama alışmışsınız, ekmek ‘devletten’, su ‘TFF’den’ vaziyete. İflah olmayız, boşuna debelenmeyin beyler!
‘MiSLERA’
MAÇIN adamı: Muslera... Son yıllarda sıkça gördüğümüz bir yaklaşım. Ama ben onun futbolculuk kalitesinden, becerisinden çok profesyonelliğine, mütevazılığına bayılıyorum. En azından kahraman olarak çıktığı maçtan bir gün sonra ‘görücüleri’ ortaya çıkmıyor! Ne onun ne de menajerinin karakteri buna müsait değil. Gerçek bir profesyonel. Bilmiyorum Deniz Hocamın (Çoban) ayda bir yaptığı VAR’lı ve VAR’sız puan durumları gibi birileri de yarın Muslera’sız puan durumları yapar mı? Ezcümle, Fenerbahçe için Alex neyse Galatasaray için de Muslera o. O da bir gün Galatasaray’dan göçüp gidecek ve inanıyorum ki o da bu camiada Hagi gibi iz bırakacak. Belki esami listesinde Muslera yazıyor olabilir ama bir futbolsever olarak ona ‘Mislera’ gibi bakıyorum...
FENERBAHÇE YARIŞTA DAHA ŞANSLI, ÇÜNKÜ...
BU yıl Anadolu takımlarının da olaya ortak olmasıyla zirve yarışı çetin geçeceğe benziyor. Sivas’ı, Alanya’sı, Malatya’sı çok can yakacak gibi duruyor. Öte taraftan Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş bu işin favori adayları. Arada pek de bir kalite farkı görünmüyor. Benim favorilerim ise Fenerbahçe ve Trabzonspor. Nedeni de kadro iskeletlerinin ‘yerliler’ üzerine inşa edilmesi. Geçen hafta 18 takımın sahaya sürdüğü oyunculara baktım, tüm takımlar içinde 6’sı 11’de olmak üzere sahaya 8 yerli futbolcu süren tek takım F.Bahçe. İkinci sırada Antalya maçında forma giyen 14 futbolcudan 7’si Türk olan Trabzon var. G.Saray’da bu rakam 14’te 3, Beşiktaş’ta 14’te 5. Süper Lig’de bu hafta 18 takımdan sadece üçü ilk 11’inde 6 yerli futbolcuyla çıkmış. G.Saray ve Alanya’da ise bu rakam sadece 2...
OLMADI MHK!
BELKİ değildir diyordum ama sonunda ‘resmen’ duyurdular. Arda Kardeşler kardeşimiz FIFA kokartı takacak. Genç, yakışıklı, fiziği iyi umut vaat ediyor ama FIFA onun için erken. FIFA olayı çıktı çıkalı arkadaşın vukuatsız maçı neredeyse yok. Her şey ortada...
İnşallah yanılırım ama ikinci bir Deniz Ateş Bitnel vakası yaşayabiliriz. Onlara taşıyamayacağı bir yük verirsek... Bu çocuğa da yazık, Türkiye’ye de. 2-3 aydır camia içinde (aktif tecrübeli hakemler dâhil) nabız yokluyorum; onların favorisi Abdülkadir Bitigen. Hatta ikinci sırada Zorbay küçük var. Arda konusunda soru işaretleri mevcut.
Gerçekten şöyle dönüp Abdülkadir Bitigen’in maçlarına bakıyorum, maşallah çocuğa. İkinci Cüneyt Çakır’ımız olma yolunda ilerliyor.
Paylaş