Paylaş
Galatasaray yönetiminin ‘menajerlerle yaptığı o birbirinden ilginç’ sözleşmeler artık herkesin malumu. Ortaya çıkan rakamlar da, isimler de enteresan. Üç farklı medya organında çıkan üç farklı menajerlik sözleşmesi. Hepsi de birbirinden çarpıcı. Ama gel gör ki, Galatasaray yönetiminden gelen cevap daha şaşırtıcı:
“Bunlar gündem değiştirme çabaları.”
Peki, belgeler yalan mı? “Hayır.” Bilgiler çarpıtılmış mı? “Hayır.”
Yani kulübün cevabına göre de yazılıp çizilenler ‘doğru.’ Ortada bir anormallik var ama bunu izah etmek yok. Peki ne var? Yazanlara çamur atma. Örneğin FETÖ imalatı tapelerden medet umma. Başka ne var? İftira ve bu belgeleri gündeme taşıyanları ‘karalama.’
Buna halk arasında ‘çırpındıkça batmak’ derler baylar!
BRUNO HEIDERSCHEID’DAN WILLIAM D’AVILA’YA
Her açıdan, ortaya çıkan belgelerde bir tuhaflık silsilesi olduğu kesin. Örneğin Galatasaray’da son yıllarda transferlerin hep belli başlı bir iki menajer ekseninde seyretmesi gibi. Mesela Sivas’tan transfer Emre Kılınç’ın da menajeri çıkan (!) William D’avila’nın oyuncularının yoğunluğu. Onyekuru, Belhanda, Etobo, Emre Kılınç ve Ozornwafor, sadece bugünküler. Geçmiştekiler hariç!
Olabilir. Tesedüftür de. Ama unutmamalı ki; bu camia geçmişte bunun acısını çekti. Menajer konusunda acı da bir tecrübesi var.
Hatırlar mısınız; menajer Bruno Heiderscheid’la yapılan o enteresan anlaşmaları? O yılları?
Örneğin Galatasaray’la ‘mukavele dahi imzalamamış’ teknik direktör Joel Müller için, futbolcular Jean-Claude Darcheville ve Wilson Oduma için yapılan sözleşmeler sebebiyle bu kulübün o menajere yüklü miktarda borçlandırıldığını? Song gibi imzalayanlardan başka, imzalamamış olanlardan bile menajerlerle yapılan bu ön sözleşmeler sebebiyle kulübün borçlu çıktığını. Sonrasında kulüpten 5 milyon Euro gibi fahiş bir alacağı çıkan o Bruno’dan Galatasaray’ın yakasını nasıl zar zor kurtardığını... O yapılan tuhaf menajerlik anlaşmalarının kulübe nasıl bir külfet getirdiğini... Ne çabuk unuttunuz.
Ama ben unutamam. Çünkü o yıllarda da bu işin üzerine giden yine biz olmuştuk. Hatta davalık da. Sonuç? Sonuçta Galatasaray cephesi kaybetti.
YAPANLARI DEĞiL, ORTAYA ÇIKARANLARI KARALIYORLAR
Yıllar sonra dönemin başkanı Ünal Aysal da bir divan toplantısında çıkıp, ‘malum meselelerden dolayı’ diyerek, kulübün menajer Bruno’ya 5 milyon Euro ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıya olduğunu ve detayları üyelere bir bir anlattığı günü ne çabuk unuttunuz. Sebebi de; dediğimiz gibi menajerlerle yapılan fütursuzca anlaşmalar.
Dönemin yöneticilerinin, bahse konu menajerle ‘transferin gerçekleşmemesinde dahi’ kulübü aynı maddi yükümlülükle karşı karşıya bırakan anlaşmalara imza attıklarını... Bunların hepsi detayları bizde mevcut. ‘Dönemin kara kutusu’ diye tabir edebileceğimiz Sinan Kalpakçıoğlu’nun bu konuda yazdığı mektup da... Hani o ‘yüz kızartacak’ türden menajerlik anlaşmalarının bulunduğu mektup. Şimdi o günleri yaşamış ve ağır bedellerini ödemiş Galatasaray camiası ne yazık ki bugün de benzeri bir durumla karşı karşıya. Ve yine ‘onlar’ geçmiş vakada olduğu gibi ‘yapanları değil’ bu işleri ortaya çıkaranları ‘karalama’ uğraşında.
Baylar... Bu işler öyle trollere bir şeyler ‘üfleyerek’ olmaz. Çünkü bu ateş üfleyerek sönecek bir ateş değil.
ÜMRANiYESPOR VE NiHAT ÖZDEMiR’iN MESAJI
Allah göstermesin, diyelim ki bugün Süper Lig kulüplerimizden birinin teknik kadrosundan 2, futbolcu kadrosundan 7 ve çalışanlarından da 5 kişi olmak üzere toplam 14 isminde COVID-19 test sonucu pozitif çıktı...
Önce Allah’tan şifa dileyeceğiz, ardından o takımdan elde kalanlarıyla sahaya çıkmasını isteyeceğiz. Niye mi?... Çünkü takvim sıkışık!
Peki bunu nereden mi biliyorum? Söyleyeyim... TFF Başkanı Nihat Özdemir’in serhat Ulueren’e verdiği röportajdan:
“Serhatcığım biliyorsunuz bu hafta Ümraniyespor’da önemli sıkıntılar oldu. Ümraniye Başkanı beni aradı, kendisine ‘Sezonun başlaması çok önemli, liglere zarar vermeyelim, yoksa bazı kararlar almak mecburiyetinde kalırız, bu da canınızı sıkabilir, üzebilir’ dedik. Ve sahaya çıktılar galip de geldiler.
BiR YILDA NELER DEĞiŞTi?
· Hadi yine Riva’dan, TFF Başkanı’nın bu söyleşisinden yürüyelim. Bu defa röportajda konu limit meselesi. Hani sayın Nihat Özdemir’in, göreve geldiğinde birçok yerde “Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız” diyerek sık sık altını çizdiği o kulüp lisans talimatı konusundaki hassasiyeti bakın bir yılda ne duruma gelmiş:
· “1-2 kulübümüzün limit sıkıntısı vardı ve halloldu. Bu konuda elimizden geldikçe bütün takımlara gerekli destekleri vererek önlerini açmaya çalışıyoruz. Ve şu an itibariyle hiçbir takımın takım harcama limitleri konusunda sıkıntısı kalmadı.”
· Peki sayın başkan F.Bahçe’nin bu konuda tepkisi vardı?
· “Serhatcığım onu da kamuoyu takdirine bırakıyorum.” Ve başkanımız devam ediyor:
· “Şunu da söyleyeyim bu arada, harcama konusunda biz hiç geri adım atmadık ve hepsini de harcamalar konusunda disipline ettik.”
HEM CENGiZ HEM GÜMÜŞDAĞ!
Hatırlarsanız geçen hafta bu köşeden Kulüpler Birliği Başkanı Mehmet Sepil’in sürpriz istifasıyla ilgili bir detay paylaşmıştım. Kulüpler Birliği’nin, TFF’nin yayıncı kuruluş Digitürk’le yapılan sözleşmeleri inceleme kararı aldıktan sonra bu konuda bir heyet oluşturulduğunu ve Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in konuyla ilgili görevlendirdiği kişiyi geri çekmesinden bahsetmiştim. Konu doğru ama eksik olmuş. Tamamlayalım... Sadece Cengiz değil, Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ da kulübünün yetkilisine, “Hayır, Riva’ya gitmiyorsun” demiş. Sepil’in bozulması bence normal.
Bugün Kulüpler Birliği toplanacak. Kimse başkanlığa yanaşmıyor. Sanırım ahmet Nur Çebi, “Kasım, aralık ayına kadar bana dokunmayın” diyormuş, Beşiktaş’taki işlerinin yoğunluğundan. Sonrası için oluru vermiş. Orada da işler karışık.
Paylaş