Paylaş
Memleketi de onu şimdiden bağrına basmış. Sokakta yürürken 2 adımda bir fotoğraf çektirmek için yolu kesiliyor. Geçen sezon Süper Lig’e damgasını vurdu. Bu sezon da parmak ısırtıyor. Son Galatasaray zaferinin gizli mimarlarından.
O artık Avrupa’nın en büyük kulüplerinin merceğinde. UEFA onu geçen yıl Türkiye’nin en iyi çıkış yapan futbolcusu seçti. Onun da hayalleri büyük. “Doğduğum şehri dünyaya tanıtarak ülkeme en büyük hizmeti yapmış olacağım” diyor..
Trabzonsporlu Yusuf Yazıcı’yı anlatıyorum. Ve yukarıda anlattığım her şey normal. Çıkış yapan bir futbolcunun yaşayacağı öykünün başlangıcı genelde böyle olur.
Sıradışı olanları bundan sonra okuyacaksınız... Dünya çapında yıldız olmanın sadece yetenekten geçmediğini kavrayan Yusuf Yazıcı, psikolojik ve mental anlamda da kendisini geliştirilmeye büyük önem veriyor. 2 yıldır bu konuda da profesyonel destek almakta.
10 ARKADAŞIYLA İKİ SAAT EDEBİYAT DİNLEDİ
Saha dışı donanımı için kendisini MOD7 Sportif Kariyer Programı’na teslim etmiş. Programın direktörü Burak Uçar.
Uçar, Bursaspor’un şampiyon olduğu sezon takımın iletişim sorumlusuydu. Ankara’daki bir görüşmemizde Uçar, “Yusuf Yazıcı ile sizi Trabzon’da ağırlamak istiyoruz. Yusuf sizin ‘Efsane Değil İnsanım’ kitabınızı okumuş ve dünya futbolunun efsanelerinin kültürel devinimine hayran kalmış. Yusuf bu konuda çok istekli. Lütfen bizimle olun” dedi. Tereddütsüz kabul ettim..
Trabzon’daki buluşmaya Yusuf, Trabzonspor altyapısından 10 genç futbolcuyla geldi. Yusuf toplantıya aynı zamanda Ankara Hukuk Fakültesi 3. öğrencisi olan Beşiktaş’tan Bursaspor’a kiralanan Umut Nayir’i de davet etmişti. Umut da her haftaya bir kitap sıkıştıran örnek bir karakter. Anlayacağınız karşımda şahane bir topluluk vardı...
TRABZON’DA MARQUEZ’DEN SOKRATES’E...
Marquez’in yüzyıllık Yalnızlık’ını, Albert Camus’nün kaleciliğini, Madam Curie’nin insanlık adına radyasyon ortamında ölümü göze alan özverisini, maçın devre arasında futbolcularına taktik yerine kitap okuma talimatı veren Valery Labanovski’yi, hayatı boyunca hep kazanan Beckenbeuer’in 45 yaşında yaşama veda eden oğlunun ardında hayata küsüşünü, Brezilyalı Sokrates’in kitap okumakla geçen anılarını, stadyumu maçların devre arasında kütüphaneye çeviren Buenos Aires’li çılgın taraftarları, Didier Drogba’nın futboldan kazandığı ilk parayla köyünün kadınlarına nasıl el verdiğini, Andres Iniesta’nin 2012 Avrupa şampiyonu olduklarında 500 bin Euro’luk priminin tamamını Valencia’daki yangından zarar gören vatandaşlarına bağışladığını, Yunan filozof Sokrates’in, “Felsefe neyi bilmediğini bilmektir” deyişini anlattım. Ha bir de Roma’nın efsanesi Totti’nin düğününün 1 milyon Euro’luk yayın gelirini Omurilik Felçlileri Derneği’ne bağışladığından söz ettim..
Sovyet futbolunun unutulmaz efsanelerinden Oleg Bloghin, “Edebiyatın bize kazandırdığı devinim sayesinde hakeme itiraz etmenin anlamsızlığını kavradık. Çünkü en şiddetli hâlde itiraz etsek bile hakemin kararı değişmiyor. Onun için sahada enerjimizi öyle gereksiz işlere harcamadık. 15 yaşında Hamlet okuyan bir kuşağız biz” demişti Kiev’deki buluşmamızda. Bunu da o akşam anlattım.
YUSUF YAZICI: ABİ, TOTTİ’Yİ BİRAZ DAHA ANLATSANA
2 saate yakın söyleşiyi grup pür dikkat dinledi. “Bu kadar arkadaşlar” deyince Yusuf elini kaldırıp, “Serhan Abi, doymadık anlattıklarına. Şu Totti’yi biraz daha anlatsana” dedi.
Anlattım. Ve sonunda, “O Totti, futbolculuğunda her sezon 15 kişilik loca kiralardı ve orada kendisi hiç maç izlemezdi. Her hafta farklı kimsesizler yurdundan çocukları ağırlardı o localarda” diyerek konuşmamı noktaladım.
Yusuf Yazıcı arkadaşlarına döndü ve, “Arkadaşlar, gördüğünüz gibi işimiz kolay değil. Saha içi çok önemli ama biz asıl saha dışında da büyük oynamalıyız. Kültürlü olmak bir futbolcunun ara pasları kadar, hücum presi kadar etkili bence. Futbol topu kadar kitapları da dünyamıza almalıyız” diyerek gözümde daha da büyüdü.
Gecenin sonunda Yusuf Yazıcı’nın kitabını imzalamadan önce en kısa sürede tekrar buluşmak üzere sözleştik.
“Abi bir dahaki buluşmada bütün altyapı hocalarını ve oyuncularını davet edeceğim” diyen Yusuf’a, “İşimiz zor dedin, Yusuf. Doğru. Ama sen burada topladığın genç arkadaşlarınla işin zor kısmından başlayarak yolu yarıladın bile” dediğimde gözlerinin içi gülüyordu. Masumca..
Trabzonspor bu sene lige çok iyi başladı.. Şampiyon da olamayabilirler. Bence şampiyonluk kadar değerli bir ‘insan’ çıkarmış bünyesinden. Henüz 21 yaşında... Yolun açık olsun Yusuf...
Paylaş