Paylaş
Fenerbahçe, sezon başı havasında geçen olumlu devre arasının ardından ligin ikinci yarısına 1-1’lik Bursaspor beraberliği ile başladı. Görünen o ki, Ersun Yanal’ın oldukça gecikmeli başlayan yeni Fenerbahçe dönemi, bu futbol ortamında beklenenden daha zorlu geçecek. Doğruları bulmak için çok uzun zaman harcayan, taşların yeni yeni yerlerine oturmaya başladığı bir Fenerbahçe var. Muhtaç olduğu kudret kendi içinde mevcut ve şu andaki suni lig sıralaması üzerinden estirilen karanlık havaya rağmen, doğru hamlelerle çok geçmeden aydınlığa çıkılacağını öngörmek mümkün.
Bursaspor deplasmanında iki devrede iki farklı takım izledik. Maçın 20. dakikasında Soldado’nun gözlerin pasını silen röveşata golüyle öne geçen Fenerbahçe o dakikalarda oyunda baskılı ve etkiliydi. Sağda Isla, Dirar, Ekici pas üçgenleri başarılıydı. Golü getiren hızlı hazırlık paslaşmaları ve Isla’nın asisti de sağdan bu etkili oyunla geldi. Skrtel ile Soldado maçın en yüksek performans gösterenleriydi. Sadık iyi mücadele etti, haftalar ilerledikçe yerine daha alışacaktır. Jailson orta sahada topu tutmada ve oyun kurmada daha etkin olmalı. Ayew maç boyunca sahada sıkıştı bekleneni veremedi. Belki Valbuena ile başlayıp Ayew sonradan alınabilirdi. İlk 45’deki olumlu Fenerbahçe sonradan yerini eski verimsiz takıma bıraktı.
Hamleler yetersiz kaldı
Daha ilk yarıda öndeyken ‘’bu takım maçın 2. yarısını çıkarabilir mi’’ düşüncesi hakimdi. Ersun Yanal’ın B planını beklerken Bursaspor’un çift forvete dönmesi ve kanatlardan etkili gelen baskılı oyunuyla Fenerbahçe orta saha hakimiyetini tamamen kaybetti ve kapandı. Yanal’ın Valbuena ve Frey hamleleri yetersiz kaldı. O baskılı dakikalarda oyuncudan çok sahadaki oyun sistemini de değiştirmek, direnç arttırmak ve top tutmak gerekiyordu. Ataklar dalga dalga gelirken, 90. dakikada Aytaç’ın golüyle maç 1-1 oldu. Maçın kırılma anlarından biri Valbuena’ya çalınmayan net faul ve devamında gelen Bursaspor’un ‘’pasif ofsayt tartışmalı’’ golünde VAR’a gidilmesiydi. Fenerbahçe bu sezon ligde ilk kez deplasmanda ilk yarıda gol atma başarısını gösterdi. Soldado ise sezondaki ilk golünü atmış oldu. Fenerbahçe zorlu bir deplasmandan 1 puanla dönmüş oldu. Bundan sonrası Ersun Yanal’ın baskılı oyuna karşı alternatifler bulup, ilk 45’teki performansı 90 dakikaya çıkarmasıyla aydınlanabilir.
Futbolun adaleti VAR mı?
Maçın genelini değerlendirirsek, Bursaspor 2. yarıdaki etkili atakları ve kaçırdığı gollerle Fenerbahçe’den çok daha iyiydi. Ancak, Fenerbahçe’nin yetersiz oyunu ve puanlar kaybetmesi, aleyhine verilen hatalı kararları haklı çıkarmaz. Kötü oyun Fenerbahçe’nin sorunu ve meselesi. Maçı kazanmayı hak edip etmemesi de, hakkının yenmesine ve aleyhte düdük çalınmasına bir gerekçe değildir. Hakem Cüneyt Çakır’ın, korner atışı sonrası formasından çekilip düşürülen Skrtel’in pozisyonunda, VAR’a gidip ‘’penaltı vermemek uğruna’’ yaratıcı bir düdükle ‘’korner tekrarlattığına’’ şahit olduk. Mehmet Ekici’ye ayak tabanıyla vuruldu kırmızı kart yerine sari tercih edildi. Bursaspor’un golü öncesinde Valbuena’ya yapılan net faul sonrası oyun durmadı. Pozisyon devamında gelen golde pasif ofsaytta olan oyuncu Volkan’ın önünde perdeliyor, VAR’a rağmen gol iptal edilmedi. Futbolda bazı kırılma anları vardır, takım kötüyken, düşüşe geçmişken ve maç tam da sallantıdayken o kritik dakikalarda verilecek adaletli kararlara daha da çok ihtiyaç duyulur. Yanlış kararlara itiraz edildiğinde ‘’zaten ne oynadı ki Fenerbahçe hak etmedi’’ denilebilen bir futbol ikliminde bundan daha fazlası da beklenemiyor. Gelinen noktada hala aynı nakarat’tayız… ‘’Olsun sen Fenerbahçe’sin, çok iyi oynayacaksın gerekirse hakemi de teknolojiyi de yeneceksin.’’
Soldado, Dirar, Volkan ve Samandıra
Soldado sahada kaldığı süre boyunca maçın en iyisiydi. Sadece attığı müthiş golle değil mücadelesi ve oyuna katkısıyla da çok başarılıydı. O Soldado ki, ilk yarı boyunca hep geri planda tutuldu, UEFA listesine adı yazılmayarak motivasyonunu kaybetti. Sonunda ilk 11’e döndü, elinden gelenin fazlasını yaptı, ‘’çubuklu formanın hakkını vermek’’ nasıl olur onu hatırlattı.
Dirar ligin daha 3. haftasında aldığı cezayla kadro dışı kalmıştı. Haksız olabilirdi ama sürecin doğru idare edilmesi gerekirdi. İlk yarıda takımın yedek listesine 2 kalecinin isminin yazıldığı, kadro kısıtlılığının olduğu sıkıntılı dönemde Aatıf’la takımdan ayrı kaldılar. Belki en çok ihtiyaç duyulacak haftalarda bu oyunculardan yararlanılamadı. Samandıra, halı, kilim, cezalar, bilgi sızdırma, Volkan’ın özür dilemesi ve basın toplantısı gibi yorucu, tatsız gündemlerle Fenerbahçe çok zarar gördü, zaman kaybetti. Bundan sonra ne olursa olsun kol kırılıp yen içinde kalmalı ve her sorun futbol ailesinin içinde çözülmeli. Bu ekonomik şartlarda eldeki yapının ve değerlerin verimli kullanılamaması ile bugünlere gelindi. O dönemde alınan yanlış kararların zararını da sadece Fenerbahçe görmüş oldu.
Teşekkürler Martin Skrtel
Maçın 20. dakikasında gol sevinci sırasında tribünlerden atılan maddenin başına isabet etmesiyle kafası yarılan Skrtel sessiz sedasız oyuna girdi. Tansiyonu yükseltmeden başındaki sargıyla maça devam etti. Oyunu aksatmadı, zaman geçirmedi ve kafası yarılınca tribünleri hedef gösterip ortalığı ayağa kaldırmadı. Futbolun içinde hiç olmaması gereken çirkinliklere rağmen o saygılı ve sessiz kaldı. Maç boyunca mükemmele yakın performans gösterdi. Fair play’e yakışan da buydu, teşekkürler Martin Skrtel…
Sosyal medyaya dair…
Başkan Ali Koç’un son ‘’Camiaya Sesleniş’’ programında en çok değindiği konulardan biriydi sosyal medya… Evet sosyal medya etkili, haber açısından hızlı, dinamik ve taraftarın görüşleri açısından da önemli. Bunların yanında, gelinen noktada Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un tüm iyi niyetine rağmen sosyal medyayı bu kadar önemsemesinin ve ciddiye almasının gerekli olmadığını düşünüyorum. Bu gibi küçük detaylara ve sosyal medyadaki tansiyona ne kadar mesafeli kalınırsa daha objektif ve sağlıklı yol alınabilir. Fenerbahçe, futbol takımına, saha içine ve sportif başarıya ne kadar çok odaklanırsa ilerlemesi de o kadar hızlı olacaktır.
Artık Ersun Yanal farkına ihtiyaç var
Nisan ayında şampiyon yaptığı Fenerbahçe’ye yıllar sonra döndüğünde teslim aldığı takım ligde 17. sıradaydı. Belki bir ay önceden göreve gelmesi bile bugünkü durumda çok fark yaratabilirdi. Ersun Yanal geç de olsa yerini buldu, başarılı bir kamp döneminin ardından şimdi o yüksek beklentinin bilinciyle ekibiyle birlikte çalışıyor. Eldeki takımın yanlış kadro mühendisliğine ve kalite eksiğine rağmen, önce eldeki değerleri yükseltmeye, performans ve özgüven arttırmaya odaklanıyor. Kalan sürede yapılacak en az 2 iyi transferle de takıma olumlu katkı sağlanacaktır. Bursaspor maçının son 15 dakikasında ihtiyaç duyulan oyuna müdahale hamlesi kritikti ama yapılamadı. Fenerbahçe’nin bundan sonra üst üste oynayacağı iki iç saha maçı var. Ersun Yanal’ın, Malatyaspor ve Göztepe maçlarının özellikle ikinci yarıları için oyun alternatifleri yaratması gerekiyor. Son dakikalarda gücü düşen, orta sahada top tutamayan ve travmatik goller yiyen takımı ayağa kaldırmanın yollarını bulacaktır. Puan tablosu üzerinden bakıldığında görünen olumsuzluğa rağmen, Fenerbahçe için sıralamanın hala suni olduğunu ve bu kadronun takviyelerle birlikte değişimi sağlayabilecek güce sahip olduğunu öngörmek mümkün.
Paylaş