Paylaş
Fenerbahçe için yeniden yapılanma hedefiyle başlayan sezon, değişimlerle devam ediyor. Yeniden yapılanmanın, ancak doğru yapı taşlarıyla gerçekleşebileceğine bu sancılı süreçte şahit oluyoruz. Sezon başında yapılması gereken hamle, çok geç de olsa şimdi gerçekleşiyor ve ikinci Ersun Yanal dönemi başlıyor. Taraftarların aylardır heyecanla beklediği o yarım kalan hikaye şimdi çok daha zorlu şartlarda başlamak durumunda. Fenerbahçe, UEFA Avrupa liginde gruptan çıkmayı garantilemiş olsa da, Spartak Trnava deplasmanındaki çok eksikli kadronun 1-0’lık yenilgisi ve oyun performansı çok şeyi yansıtmış oldu. Önce Cocu gönderilene kadar geçen zaman, sonra Koeman ile süren belirsizlik dönemi… Ersun Yanal hamlesinin gelmesi için, takımın ligde bu kadar dibe vurması mı gerekirdi… Her durumda hatanın neresinden dönülürse kardır. Ligde ilk yarıyı düşme hattında tamamlayacak olan Fenerbahçe’de şimdi Ersun Yanal farkını görmeye başlayacağız. Geçen 6 ay sonunda hala takım olamayan bu kadro için hep daha fazla teknik direkör katkısı gerekiyordu. Devre arasında yapılacak 4-5 verimli transfer ve beklenen Yanal performansı ile özellikle devre arası kampından sonra esas fark ortaya çıkmaya başlayacaktır. Üst üste alınacak 2-3 galibiyetle sıralamadaki suni durum kısa vadede değişim gösterecektir. Ersun Yanal, doğum günü olan 17 Aralık’ta oynanacak Erzurumspor maçında Kadıköy’de sahaya çıkacak ve taraftarlarla bütünleşecek. Yeniden hoş geldin Ersun Yanal...
Fenerbahçe otobüsünün anlamı
Son günlerin favori konusu, takımın otobüsle dönme cezası’na dair bir kaç not... Verilen bu anlamsız ve hiç yakışmayan cezanın, sonunda ulaşım olarak çok mantıklı bir karara dönüşmüş olmasının yanı sıra... Akhisar yenilgisi sonrası olanların daha can sıkıcı bir hal aldığı da bir gerçek. Aslında yıllardır çok başka bir simgedir o armalı otobüs... İyi günde takım olmanın, omuz omuza’nın, şampiyonlukların şarkısı, bol gollü derbi galibiyetlerinin coşkusudur... 4 Nisan 2015’de bir deplasman dönüşü pusu kurulup kurşunlandığında da, ayakta kalmanın, Fenerbahçe olmanın, 3 Temmuz direnişinin bir simgesi olduğu gibi... Bu ülkede otobüs kurşunlanmasının, otobüs cezası kadar konuşulmamış olmasıdır esas vahim olan... Bu kadar gündem olabilse, magazine dönen siyaset yazılarında bile yer bulabilse ‘’sporda şiddetin önlenmesi’’ konusu daha çok ses getirebilir, bu saldırı da belki aydınlanabilirdi. Hiç birinin bir daha tekrarlanmaması dileğiyle...
Damien Comolli ile devam edilmeli mi...
Fenerbahçe futbol takımı için, gelinen bu başarısız ve karanlık noktada Comolli hiç şüphesiz en sorumlu kişilerin başında geliyor. Göreve başladığında yol haritasında önceliği, yeniden yapılanma, satışla kulübe finansal kaynak sağlama ve takımı gençleştirme üzerine kurulmuştu. Comolli de aslında yeterince bilmediği anlaşılan bu kulüp ve ülkede o yolda ilerledi. Zaman içinde Yönetim’le birlikte hatalar üst üste artarak devam etti. Kurulan takım, transfer edilen verimsiz futbolcular ve bitmeyen sorunlu Samandıra gündemiyle, sonunda ligde düşme hattında yer alan bir takımla ilk yarının sonuna yaklaşılmış oldu. Fenerbahçe açısından bu sezonki ara transfer dönemi, belki de en önemli ve kritik süreç olacak. Takımı kuran sportif direktör Comolli ise, bu kriz döneminde sorumluluğunu devam ettirip yanlışları düzeltecek ve eksikleri giderecek olan da o olmalı. Getirdiklerini zamanı geldiğinde geri göndermeyi de en iyi Comolli yapabilir gibi görünüyor. Ne olursa olsun Avrupa’daki transfer tecrübesi ve iletişimiyle, yapılan hataları doğruya dönüştürmek için bir süre daha onun futbol aklına ve desteğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Şunların altını çizelim...
Ersun Yanal’ın Fenerbahçe teknik direktörü olmasını istemek, Aykut Kocaman’ı değersiz bulmak demek değildir.
Fenerbahçe’nin mevcut Başkan ve Yönetim Kurulu’nu görevdeki 6. ayında çokça eleştirmek, eskiyi geri istemek demek değildir.
Başkan Ali Koç’u desteklemek, 20 yıllık başkan Aziz Yıldırım’ı yok saymak ya da ismine saygısızlık yapmak demek değildir.
Teknik kapasitesini ve Fenerbahçeli’liğini yeterli bulmayan değerli eski futbolcuların da, bir gün Ersun Yanal gibi Fenerbahçe takımının başında şampiyonluk(lar) yaşatma imkanları vardır.
Fenerbahçe taraftarlığı demek, ‘’şu varsa maça giderim, bu gitmeden artık takımı desteklemem, şu teknik direktör gelene kadar susmam, takım başarılıysa tribündeyim’’ demek değildir.
Fenerbahçe’yi sevmek ve iyi günde kötü günde taraftar olmak, başkanlar, kişiler seviyesinde bir şey değildir. Dönemler ve isimler geçicidir, esas olan Fenerbahçe’nin 111 yıllık şerefli tarihi, unutulmaz değerleri ve çubuklu formasıdır...
Fenerbahçe başarılı EuroLeague performansını sürdürüyor
EuroLeague’de Avrupa’nın en zor depasmanlarından üst üste 5 parlak galibiyetle dönen Fenerbahçe basketbol takımı, Olimpia Milano’yu 92-85 mağlup ederek galibiyet serisini sürdürdü. Guduric bu sezon giderek artan etkili performansını devam ettirdi, özellikle son çeyrekte oyuna damgasını vurdu. 20 Sayı, 3 asist ve 2 ribauntla maçın yıldızıydı. Vesely 17 sayı, Lauvergne ise 15 sayı ile maçı tamamladı. Obradovic, ‘’Taraftar ortalamasında EuroLeague’de 9. sıradayız, benim oyuncularım 7-8 bin kişiyi değil tamamen dolu bir salonda oynamayı hak ediyor’’ diyerek taraftara sitem dolu bir çağrıda bulunmuştu. Taraftar da ‘’dünyanın en güzel takımını’’ yalnız bırakmadı. Şimdi içerde oynanacak Afyon ve CSKA Moskova maçlarında yine salonu doldurup daha fazla destek olma zamanı. Kulübün de özellikle Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi maçlarında ilgiyi arttırmak ve Ülker Arena tribünlerini doldurmak için alternatif çözümler bulması gerekiyor. Obradovic ve muhteşem takımıyla ne kadar gururlanılsa, ne yazılsa az. Yeni isim sponsoru Beko ile 2,5 yıllık yolculuğu başlayacak olan Fenerbahçe basketbol takımı başarı ve istikrarla ilerliyor.
Paylaş