Paylaş
Böyle maçlar tüm futbol camiasının günler evvelden beklediği, taraflarca günlerce konuşulacak maçlardır. Hep de söylerdim ‘Türk futbolunun aynasıdır’ diye. Ama artık söyleyemeyeceğim çünkü sahadaki Türk futbolcu sayısına bakarsak haklılığım anlaşılacaktır.
Ne de olsa derbi... Heyecan ve stres hem saha dışındakilerde hem de saha içindekilerde hep tavan durumundadır (zamanında az yaşamadık). ‘Derbilerin favorisi olmaz’ deriz ya aslında her zaman bir favori vardır. Bu avantajlarla paraleldir. Peki dün akşamın gerçekten favorisi var mıydı? Maç öncesi yoktu. Bunu iki takımın yapısına istinaden söylüyorum. Sonucu belirleyecek unsurlar bellidir. Az hata yapan, soğukkanlı olan, işine odaklanan takım bir adım önde olur. Dün akşam bu şekilde hareket etmek gerçekten zordu.
Zaten maç öncesi yaşanan gerginlikler doğal olarak sahayı da etkileyecekti. Maçın başlangıç temposu özellikle Fenerbahçelileri memnun etti. Öyle ki, ‘ben buraya kazanmaya geldim, eğer kaybedersem de oyundan dolayı kaybetmeyeceğim’ der gibiydi.
Fenerbahçe’nin özellikle orta alandaki baskıyla rakibi karşılama şekli oyunun kendilerinden tarafa olmasını sağladı. Burada orta saha kurgusunun da önemi büyüktü. Bu süreçte pozisyonlar üretti ama sonuç alamadı. Fakat bu bir yere kadar sürdü. Galatasaray oyunda dengeyi ilk 25 dakikadan sonraki bölümde sağlayabildi. Özellikle orta saha da Fenerbahçe’nin presine pas la cevap vermesini bildi. Bu da oyunun Fenerbahçe’den kendilerine dönmesini sağladı..
TEBRiKLER ALTAY
Oyun Galatasaray lehine döndükten sonra Fenerbahçe daha kontrollü olmaya başladı ama rakibinin hızlı atak girişimlerine cevap vermekte zorlandı. Tabii ki rakibine pozisyonlar verecekti deplasmanda oynarken, fakat bu kadar pozisyon vermek biraz fazla oldu. Kaleci Altay’ın performansını da tebrik etmek lazım kritik anlarda gerekli hamleleri yapmasını bildi.
İkinci yarı ön plana çıkan tek nokta iki takımın da kontrollü oyuna dönmeleriydi. İlk yarıda yapmış oldukları hatalardan uzak bir görüntü sergilemeye başladılar. Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray gerekli zamanlarda ve uygun durumlarda hücuma çıktılar.
Bir ara maç izlerken bulunduğum ortamda “Ev sahibi de, misafir de beraberliğe razı. Birbirlerini üzmeyecekler galiba, herhalde böyle biter” diyenlerin haklılık payı büyüktü.
LEMINA DA ALKIŞLANMAYI HAK ETTi
Maçın geneli için söylemek doğru olmaz ama ikinci yarıdaki görüntü iki takımında 1’er puana razı olduğu yönündeydi ve son düdük çaldığında ilk 25 dakikalık Fenerbahçe ile ilk yarının son 20 dakikasındaki Galatasaray akıllarda kalmış oldu. Ha unutmadan çıkana kadar Lemina’nın performansını da alkışlamam gerekir. Bir alkış da Cüneyt Çakır’a. Düdüğüne sağlık..
Paylaş