Paylaş
Rakibin de birçok eksik oyuncusu olduğunun altını çizelim. Fakat iki takım da maçın başından sonuna kadar -belki ilk yarının son 5 dakikası biraz tempo düşüklüğü oldu- taraflı tarafsız herkese zevkli bir maç izlettirdi. Futbol felsefesi olarak Şenol Hoca’yı, kadro olarak da Beşiktaş’ı yakından tanıyoruz. Ortaya koydukları göze hoş gelen futbol ve makine düzenindeki işleyiş, sahadaki isimlerin değil futbol anlayışının bir gerçeğidir.
KARABÜK ZORLADI
Diğer tarafta, iki haftadır herkesin beğenisini kazanan Igor Tudor önderliğindeki Karabük de ligimize katacağı futbol seyir zevkini dün ispatladı. Tudor, İtalyan felsefesi olan kuvvetli, dayanıklı, mücadeleci, disiplinli ve defansif anlayıştaki mantalitesine bir de hızlı oyun ile pres anlayışını eklemiş. Hatırladığım kadarıyla Beşiktaş’ı Vodafone Arena’da hiçbir takım dün Karabük’ün yaptığı kadar zorlayamamıştı.
Beşiktaş’ın transfer döneminde güç kaybettiğini düşünenlerden biriydim. Ama son anda yapılan takviyelerle bu düşüncem çürütüldü. Bence hâlâ Türkiye’nin en iyi bekleri olan Gökhan ile Caner geldi. Fiziksel açıdan biraz zayıf olsa da, Pogba’dan bile daha teknik olan Talisca kuvvetlendiği zaman katkısının ne kadar yüksek olacağını göreceğiz. Gökhan İnler de, orta alanda aranılan bir kandı... Beşiktaş bence yaptığı bu transferlerin nokta atışı olduğunu dün gösterdi. Ama hâlâ devre arasında en acil ihtiyaç, bir stoper olacaktır.
EN KRİTİK AN...
Dünkü maçta 42. dakika belki de maçın kader anıydı. Hakem Serkan Çınar, Tolgay lehine verdiği penaltıyı ne kadar rahat çaldıysa, Traore’nin pozisyonunda o rahatlığı gösteremedi. Bu durum, belki de maçın tüm gidişatını değiştirdi.
Karabük yenilmesine rağmen bu futbol felsefesi ve isteklerinden dolayı takdiri hak ettiler. Beşiktaş, Devler Ligi öncesi rotasyonla bile her kulvar için hazır olduğunu gösterdi.
Paylaş