Fenerbahçe'nin tek eksiği son vuruştu!

Dinamo Zagreb, grubun namağlup lideri olarak tur atlamayı garantilemiş bir takım. Rahatlar ve oynadıkları futbolla şu an bulundukları konumu hak ettiler. Fenerbahçe, maç öncesi en ince detaya kadar hesabını mutlaka yapmıştır.

Haberin Devamı

Kazanmak, diğer maçın skoruna bakmaksızın gruptan çıkmayı garantilemek anlamına geliyordu. Yenilmemek de kayıp sayılmazdı zira alınacak 1 puan diğer maçın skoruna göre tur için yeterli olabilirdi. Dinamo Zagreb’in topla iyi olduğunu, pas oyunundaki başarı oranını, hızlı oyundaki dengesini ve atak sonlandırmadaki başarısını ilk maçta görmüştük. Rakip, her ne kadar gruptan çıkmayı garantilemiş olsa da tehlikeli bir ekip. Böyle bir rakibe karşı disiplinli oynamak, hata yapmamak ve tehlikeli bölgeye sokmamak yapılacak işlerin başında geliyordu. Bunları yaparken de en büyük avantajımız taraftardı. Dün, hava oldukça soğuk olmasına rağmen tribündeki yerlerini alıp, takımlarının yanında oldular. İş artık sahadaki futbolcuların ne yapacağına kalmıştı.

Haberin Devamı

BARIŞ VE VALBUENA KANATLARI İYİ KULLANDI

İlk yarıya baktığımızda seyirciyi de beni de tatmin eden bir futbol vardı. Mücadele ve kazanma arzusu üst düzeydeydi. Pozisyonlara girildi fakat yine aynı sorunla karşılaştık; bitiricilik. Bu, ilk 45 dakikada Fenerbahçe’nin tek eksiği idi. Barış Alıcı ve Valbuena kanatları gayet iyi kullandılar. İstenilen seviyede orta girişimleri vardı fakat son dokunuşlar ve atak sonlandırmada hep eksik kalındı.

YANLIŞ ZAMAN, YANLIŞ YER

Frey’in takıma bir şey katma isteğine saygı duymak gerekir. Fakat kendisine öncelikli görevini hatırlatmamız şart. Koşu var, mücadele var, pas alışverişi var, yardımlaşma da var ama birçoğu gereksiz. Frey’in önceliği rakip kale önünde bulunmasıdır. Dün akşam özellikle ilk yarıda olması gereken yerlerde çoğu zaman olmadı.

GÖREV DAĞILIMI İYİ YAPILMAZSA İŞLER ZORLAŞIR

Fenerbahçe hakkında olumlu buşeyleri yazarken rakibin de zaman zaman etkili geldiğini söyleyelim. Fakat burada Harun ve konsantrasyonu yüksek defans anlayışının devreye girmesi golü önledi. Valbuena sahanın her yerinde olmayı seviyor. Önemli olan saha içerinde görev dağılımını bu gibi durumlarda ayarlayabilmektir. Bunu yapamadıklarında rakibin tehlikeleriyle karşılaştılar. İkinci yarıda oyuna hakim olma düşüncesi ve gol bulma isteği yine ön plandaydı. Fırsatları yarattılar ama tıpkı ilk yarıda olduğu gibi son vuruş yine yoktu. 60. dakikadan sonrası sonra Dinamo Zagreb’in oyunu kontrol etmeye başladığı bölümlerdi. Rakibin oyunda ağırlığını hissettirmesiyle birlikte ilerleyen dakikalarda maç ‘gol yemeden bitirelim’ havasına büründü. Fenerbahçe’nin genel durumunu göz önüne alırsak Avrupa’daki bu tur, moralleri bir nebze düzeltmiş oldu. Maçın en güzel hareketi hakemin vermediği penaltıydı. Eğer penaltı da düdüğü çalsaydı Isla’yı da atmak zorunda kalacaktı. Yediğimiz goldeki pozisyonu iyi süzmesi ve golü vermemesi ise son derece doğruydu..

Haberin Devamı

Maçın adamı: Valbuena

Yazarın Tüm Yazıları