Paylaş
Milletimizin başı sağolsun. Elbette bu yanlarına kâr kalmayacak. Mehmetçiklerimiz bunun acısını kat be kat çıkartacaktır. Böyle bir acının yaşandığı bir günde maçı izlemek, yazmak ve hatta oynamak kolay değildir. Ama bu da bizim görevimiz.
Rakip Spartak Trnava, sert, disiplinli oynayan ve rakibi oynatmama üzerine kurulu bir oyun anlayışına sahip olan bir ekip.
F.Bahçe’nin neler hissettiğini ve neler istediğini yazmama sanırım gerek yok. Maçtaki en özel anlardan biri seyircinin müthiş desteğiyle başlamasıydı. Bu destek takımın sahadaki isteğine katkı yaptı.
Açıkçası futbolcuların da coşkulu ve arzulu olmaları, her topa sahip olmak için saldırmaları ve rakibe göz açttırmayan bir düşünceyle sahada olmaları taraftarı da memnun etti. Futbolcuların kötü gidişatı durdurma isteği ve çabası içinde olduklarını görmek güzeldi.
Üzerlerinde bunun baskısı yok muydu? Haddinden fazla vardı. Ne kadar hissettirmemeye çalışsalar da bunu anlayabilecek insanlardan biriyim.
RAKiBi HATAYA ZORLADILAR
Cocu’nun sahaya çift forvetle başlayan bir takım sürmesi, galibiyeti ne kadar istediğinin yanında, rakibi de ön tarafta durdurmaya yönelikti. İleri baskılı oynamaya çalışan ve rakibi hataya zorlayan bir futbolu oynamak da kolay değildir. Yapabildiler mi? Tam olarak hayır.
Top kayıpları sonrasında rakip 2-3 kez tehlike yarattı. Hâlâ ‘topsuz oyun’u oynamakta zorlanan bir defans var.
'TOPSUZ OYUN'U OYNAMAYI BİLMİYORLAR
İLK yarının ortalarında Fenerbahçe’nin temposu düştü. Özellikle orta alanda fazla boşluk verdiler. Bu söylediğimin altında yine ‘topsuz oyun’u bilmemek yatıyor.
Bir diğer etken de yeterince birlikte oynamamış olmalarıydı. İleride veya geride bunu başarmanız lazım ki, top sizde iken sayısal çoğunluğa sahip oluyorsanız, bu da sizin oyun düşmemenizi sağlar.
PROTESTO ETMEYİN HEP DESTEKLEYİN
TARAFTARLARIN ilk yarı sonunda bazı oyunculara tepki göstermesi, maç öncesindeki davranışlarına ters düştü ve hiç mi hiç yakışmadı. Bunun futbolcuları ne kadar etkilediğini ikinci yarı başladığında gördük.
Fakat sonunda bu olumsuzluğu yenmeyi başardılar. Slimani’nin golü kulübeyi de, saha içini de, tribünleri de rahatlattı. Ne zamanki akıllarında galip bitirme duygusu yerleşti, o zaman bocaladılar ki, bu da son derece normal. Fakat bütün bunlara noktayı da ikinci golle koydular.
Futbolda en önemli şey birbirine verdiğin güvendir. Daha da önemlisi ise özgüvendir.
Taraftarın müthiş başladığı dün akşamda, sonrasında terinin son damlasına kadar sahada var olmaya çalışan bu çocukları yuhalamasını kabul edemiyorum. Maç iyi de bitse, kötü de bitse ‘sonuna kadar devam’ deyip desteklemeleri gerekir.
MAÇIN ADAMI: SLİMANİ
Paylaş