Paylaş
TOPLUMUMUZUN, sporun içinde kabul ettiği bazı hareket ve söylemler vardır. Ve bunlar dünyanın başka ülkelerinde de belirli ölçülerde kabul edilebilirler.
Caner Erkin’in Beşiktaş-Başakşehir maçında hakeme yaptığını kabul etmek mümkün değildir. Ülkemizde sporun bir numaralı dalı olan futbolda böyle olayların yaşanması kötü örnek olma tehlikesi taşır. Hakemler ve gözlemciler, bu tür hareketleri atlasa bile (Caner olayındaki gibi), TFF ve ona bağlı kurullar bu hataya asla düşmemeli.
Caner’e verilen 6 maçlık ceza fazla görünebilir ama ilerisini düşünürsek son derece yerinde bir cezadır.
Bundan sonra TFF ve kurullar şunları da yapmalıdır:
1- Bu tür söz ve hareketlere taviz vermeden, gerekli cezalar ivedilikle kesilmeli.
2- Caydırıcılığı sağlayacak yüksek oranlı cezalar verilmeli.
3- Verilen cezaya yapılacak itirazlarda, fahiş bir hukuki hata yoksa kurullar ve TFF kararın arkasında durmalı.
4- Ve en önemlisi kulüp, yerli-yabancı futbolcu ve teknik adam ayırmaksızın ceza adil bir şekilde herkese uygulanmalı.
ŞENOL GÜNEŞ TAM BİR ÖĞRETMEN
Öyle bir karakter ki; bağırmadan, kızmadan ve ortalığı yangına yerine çevirmeden içlerinde olan her türlü sorunu bir eğitimci kimliğiyle hemen çözüveriyor.
Alanya maçında oyuna almak isterken yavaş hareket eden Medel ve Lens’in tavırlarını beğenmedi. Konuya dair soruya da “Geliş şekillerini beğenmedim” dedi.
Ve bu demecin hemen ardından o futbolcular özür deliyip yanlış anlaşıldıklarını açıkladılar. Şenol Hocam diyor ki “Kalp kırmam, gönül koymam ama herkes de nerede olduğunu bilsin.”
YILLANMIŞ ŞARAP GİBİ...
GÖKDENİZ Karadeniz 37 yaşına gelmesine rağmen hâlâ futbola olan iştahı takdir edilecek türden.. Emre Belözoğlu misali, yıllanmış şarap gibi her geçen gün değerine değer katıyor.
Kendini öyle kabul ettirmiş ki futboldan sonraki hayatını da şu an oynadığı Rus Premier Lig ekibi Rubin Kazan’da geçirecek gibi görünüyor. Hatta Rus kulübü, futbolu bıraktığında Gökdeniz için planları hazırlamış bile. Bizlerse senin değerini tam gösteremedik.
Ama ben en azından şu cümleyi kurabilirim: “Teşekkürler, bizleri ve kendini en iyi şekilde temsil ettiğin için.”
KOCAMAN ASLINDA NE DEDİ?
AYKUT KOCAMAN, Galatasaray maçı öncesi, aradaki puan farkı için ‘suni’ ifadesini kullanmıştı. Galatasaray maçı sonrası sevgili Cenk Ergün de, “Aykut Kocaman’ın bir bildiği varmış demek ki” dedi.
Aslında Aykut Kocaman, şunları demek istedi:
1- Lig uzun bir maraton.
2- Bu süreçte cezalar ve sakatlıklar olacak.
3- Performanslarda mutlaka inişler olacak.
4- Kulüp içindeki dengeler yer değiştirebilir.
5- Hiçbir takım aynı oyunu sürekli tekrar edemez.
Sonuçta, “Bu köprünün altından daha çok sular akar” demeye getirdi.
Sevgili Cenk Ergün, ben senin anladığını anlamadım.
Eğer dediğin gibi anlarsak, hem diğer takımlara karşı ayıp etmiş hem de yükseltmeye çalıştığımız Türk futbolunun marka değerine kötü bir damga vurmuş oluruz.
VALBUENA ALEX’TEN FARKLI BİRİ
Aykut Kocaman ne yapsa ne etse bir türlü takımını istediği seviyeye getiremiyor. İşi gerçekten de çok zor. Kayseri maçında 3 puan geldi derken, giden 2 puanın hesabını kimden soracak, merak konusu. Herkesin dilinde Valbuena var: “Neden çıktı oyundan? Çıkmaması lazımdı...”
Yok bir, “Alex vakası mı yaşanıyor?”
Her futbolcu oyundan çıkar. Maçta 3-2 öndesin ve dakika 82. Valbuena da 33 yaşında. Düşünce olarak “Taze bir güç girmeli” dersin ve çıkarırsın. Bundan doğal bir şey yoktur. Bir diğeri yine Valbuena ile ilgili. Kocaman bindiği dalı neden kessin? Şu an takımın en faydalı oyuncusunu neden kaybetsin ki? Her insanın egosu vardır ama bunu Kocaman iyi dengeler. Ayrıca izlediğim ve gördüğüm kadarıyla da Valbuena, sahiplenme duygusu ile arkadaşlarına örnek olan çalışkan ve son nefesine kadar sahada hizmet eden sevilen bir futbolcu.
Yine soruyorum; Aykut Hoca onunla neden uğraşsın ki?
“Alex vakası mı yaşanıyor” Hayır, mümkün değil! Ayrıca Valbuena ile Alex’in karakter yapıları birbirine hiç benzemiyor. Yani, öküz altında buzağı aranmasın...
Paylaş