Paylaş
Maç sonrası yazmak bence en güzeli oluyor. Dün akşam Kosova maçını oynadık. Dikkatimi çekenleri de sizlerle paylaşmak istedim. 90 dakika öncesi seremonide, kimilerine göre affedilen, bana göre itibari iade edilen, futbolcuların yüzlerine baktığımda mutsuzluk ve üzüntünün bir arada olduğu ifadeler gördüm. Kolay değil. İki ay önce şu anda saha kenarında olan hocaları tarafından ağır ithamlarda bulunularak kadro dışı bırakılmışlardı. Ve kendi başarısızlığını bu gencecik çocuklara yüklemiş biriyle tekrar aynı ortamda bulunmanın verdiği ızdırabı tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
NE DÜŞÜNDÜ?
- Neyse hiçbir şey olmamış gibi bu çocuklar tekrar geri çağrıldı. İster mahalle baskısı, ister gerçeklerin altında ezilme, ister vicdanın sesi deyin ama buradalar. O çocuklara sorarsanız, hiçbiri tekrardan bu ortamda bu şekilde olmak istemezlerdi. Ama işin ucunda bayrak olunca gerisi teferruat oldu. Ama bir şey daha var. Tekrar aynı kişi tarafından çağrılarak aklanmak. Evet, aklandılar, hem de analarının aksütü gibi. Helal olsun.
- Dik durdular ve “Biz hiçbir şey yapmadık” dediler. Ve dediklerinde de haklı olduklarını ispat ettirdiler. Böyle bir ortamda hoca, bu futbolcuları ilk on birde sahaya sürdü. Bu dört oyuncunun da yakın geçmişine baktığımızda Gökhan bir var bir yok, Selçuk formsuz, Burak’ın performansı ve tabii ki Arda’nın durumu. Teknik olarak dün belki en az iki tanesi oynamayı hak etmiyordu. Ama hoca, ne düşünüp de onları on bire koydu. Onu da bilemem.
AYRILIK OLMALI
- ŞUNU söyleyebilirim ki, oyunlarında ne kadar kendilerini zorlasalar da isteksizlikleri ortadaydı. Bunu da normal karşılıyorum. Çünkü karakterli ve onurlu olmak zorundaydılar. Ve dört oyuncu da belki dün bunun mücadelesini sahada vermeye çalıştılar. Ama bir gerçek var ki böyle ortamların sonunda atılan gollerden sonra yedek kulübesine gidilmiyorsa bu evlilik başlamadan bitmiştir.
- Yani sözüm o ki, milli takımda ayrılıklar olmak zorunda. Bu ayrılıkların kimler tarafından olacağını da zamanla göreceğiz.
Maç nasıl mıydı? Şanslıydık, Kosova şanssızdı. Her şey atacağımız ilk gole bağlıydı. Zaten beklenen üç puandı. O da oldu.
Paylaş