‘Şanlı’ Galibiyetler Bitmez!

Geçtiğimiz hafta Ariel Filloy gibi FIBA Şampiyonlar Ligi seviyesinde çok zor bulunabilecek bir karakteristik oyuncunun komutasında (yine) Avellino’ya kaybettikten sonra, ligde Alex Renfroe’nun dağınıklığı ve Hopson’ın şanssızlığı sayesinde DJ Strawberry’nin son anlardaki savunma hatalarını kayıpsız atlatan ve hep önde götürdüğü şık bir maçta Galatasaray Odeabank’ı mağlup eden Beşiktaş Sompo Japan, Şampiyonlar Ligi’nde BC Oostende’yi ağırladı. İlk maçı deplasmanda büyük farkla kazanan Siyah-Beyazlılar, kendi evindeki rövanşta Sertaç Şanlı sayesinde 87-77 galip geldi ve gruptaki liderliğini sürdürdü.

İlk maçta oynamayan Mihailovic’in bu maçtaki X-Faktör olacağı ve onun sayesinde bu müsabakanın ilk maça nazaran çok farklı bir senaryo içereceği aşikârdı. Onun sayesinde tecrübeli off-guard Djordjevic de daha rahat ve etkili oynayabilirdi – ki öyle de oldu. İlk periyotta 11-11’lik skorun ardından oyuna giren Sertaç, sadece pick-n-roll’larla etkili olabilen Lima’nın yapamadığını yaptı ve rakibin alan savunmasını “Ante Tomic v2.0” kimliğiyle paramparça etti. Savunmada da, bilhassa ikili oyunlar karşısında adam değişmekte hiç sorun yaşamadı ve penetre eden rakip kısaların üzerine kabus gibi çöktü. Sertaç’a pota altında inen her top, sayı veya serbest atış olarak bize döndü ve 13-0’lık bir seri üretip ilk çeyreği 24-15 önde kapattık.

İkinci çeyrekte rakip de bizimle aynı stratejiyi benimsedi ve ancak Diebler (14s) ile Strawberry’nin en clutch anlarda gelen basketleri ile verimsiz hücumlardaki skor sorunu aşıldı. Dışarıdan fırsat tanımadığımız Oostende, şansını pota altında birbirinden çok farklı tipteki Myers ve Jekiri ile zorladı. Bu bölüm, sakatlık sonrası bir türlü forma giremeyen Earl Clark’ın ısınma ve idman dakikaları gibi oynandı ve konsantrasyonumuzun düştüğü her dakikada yine rakipten ceza yedik. 49-33 biten ilk yarının ardından geri dönüş için fırsat kollayan rakip, üçüncü çeyreğin başını gerçekten çok iyi oynadı ve 0-12’lik bir seri ile ilk yarıdaki tüm emeklerimizi tehlikeye attı. İlk yarıyı sadece 2 top kaybıyla noktalayan ekibimiz, sırf bu bölümde 4 basit top kaybetti ve her birini kendi potasında sayı olarak gördü.

Baskılı alan savunmasına karşı direnci ve momentumu, yine Strawberry kırdı. Sete sette tempoyu dikte ettiğimiz sürece galip gelmemizin hiç de zor olmayacağı bu maçta, özellikle son iki periyotta bizi konsantrasyon kaybı yaktı. Boatright’ın hiç maça girememesi ve kısaların tercih hataları, Kenan’ın ve Sertaç’ın (18s 7r) muhteşem oyunları ve kritik katkıları sayesinde bize pahalıya mâl olmadı. Yine oldukça verimsiz ve basiretsiz hücum etmeye başladığımız, topu akılsızca paylaştığımız dakikalarda, imdadımıza Clark’ın (16s 5r) pick-n-pop ve isolation üzerinden bulduğu dev basketler yetişti. Kenan’ın (9s) üst üste beklenmedik üçlükleri ve Strawberry’nin (14s 10a) topu potaya götürmeyi ve pota altına indirmeyi hatırlaması, Mihailovic’in direnme çabalarını sonuçsuz bıraktı ve galibiyeti Kara Kartallar’a getirdi.

Her periyotta rakibi faul problemine sokmak ve kolay basket bulmak, ribauntlarda rakibe üstün gelmek, Oostende’nin Avrupa’daki iki maçlık galibiyet serisine son verdi. İlk maçtaki gibi, yine takım oyunumuz kazandı, ama Mihailovic’in varlığında, kadro kalitesini sahaya yansıtmak kolay olmadı. Kendi oyununu istediği gibi oynayamasa ve bolca gevşeyip konsantrasyon kaybetse bile Sertaç önderliğinde galip gelen ve gruptaki liderliğini sürdüren Beşiktaş’a ve koç Ufuk Sarıca’ya tebriklerimi sunarım.