Paylaş
Henüz hiçbir resmi resmi maçta forma şansı bulamayan Dustin Hogue de ödenmeyen bonservis bedeli sebebiyle Amerika’ya dönünce, dört yabancılı bir takımın işinin Fenerbahçe gibi bir Avrupa devine karşı kolay olmayacağını herkes tahmin edebiliyordu. Obradovic ise hafta içi oynanacak Euroleague karşılaşmasını da düşünerek Wannamaker ve Datome gibi yıldızlarını kızağa çekti.
Maçın genelini vites yükseltmeden Türk oyuncularıyla idare etmeye çalışan sarı lacivertliler, yabancılarının yarattığı farkla kolay bir galibiyete ulaştı. 97-71’lik mağlubiyetin yaralarının rakip Fenerbahçe Doğuş olsa bile- İzmir ekibinde neler doğuracağını hep beraber göreceğiz. Maçın gelişimine baktığımızda ise ilk iki çeyrekte rakibini skor ve oyun anlamında yakından takip eden Karşıyaka’nın üçüncü çeyrekten itibaren yaşadığı düşüşlerin nedeni neler olabilir ?
Öncelikle dar rotasyon Türkiye gibi zorlu bir ligde gerçekten büyük dezavantaj…
Haftada iki maç oynayan bir takımın da zaman zaman maç içinde düşüşler yaşamasını buna bağlayabiliriz fakat sorunu teknik ve taktik kısımdan çok mantalitede görüyorum. Özellikle devre dönüşlerinde vuku bulan basit topları bitirememe ve savunmadaki yumuşak hava farkın çok küçük sürelerde hızlıca artmasını sağlıyor. Savunmada yenilen boş bir sayı dönüşte kolay bir turnikenin kaçmasına ya da tam tersinin olmasına Karşıyaka’da çok rastlıyoruz. Örneğin üçüncü çeyreğin ortalarında skor 56-50 iken yeşil kırmızılı oyuncuların pota altından kaçırdığı basit atışlar, dönüşünde çok sert cezalandırılınca yakalanan 15-0’lık bir seri maçın erkenden bitmesine neden oldu denebilir. Böyle düşünmemde en büyük etken ise geri dönüş için oyuncularda bir ışık görememem. Oyunu erken bırakmaları da bireysel atışlardan medet uman bir takıma dönüşün ilk sinyalleri oluyor.
Tabii aradaki yetenek farkı çoğu pozisyonda bariz bir şekilde hissediliyor. Karşıyaka’daki çok yönlü oyuncu sayısının Fenerbahçe Doğuş’taki oyuncularla karşılaştırılamaz kadar az olması hücum da tahmin edilebilir bir takım olarak görülmesini sağlıyor. Yabancılar üzerinden gidecek olursak Olimpiakos’tan takımı yönlendirmesi için alınan Waters’ın kariyerinin bariz bir şekilde düşüşe geçmesi, Wood’un şut dışında ek bir penetre özelliğinin olmaması, Kennedy’nin ise dış şutlardaki istikrarsızlığı nedeniyle maçın sonuna çoğu zaman iyi bir Karşıyaka kalmıyor. Yine de Alp, Egemen ve Berk’in her geçen gün daha çok sorumluluk alması Kaf Kaf’ta umutları yeşertiyor. Taraftar önünde, güçlü bir ekibe karşı alınacak galibiyet tüm havayı dağıtabilir. Sonuçta ilk hafta alınan Anadolu Efes galibiyeti takımın potansiyelinin bir göstergesi diyebiliriz.
Pınar Karşıyaka, Türk basketbolu için her zaman çok önemli bir marka. Bir an önce ölü toprağını üstünden atması onlar için de lig için de ihtiyaç. Eminim ki kısa süre içinde Trifunovic takıma yeniden bir ivme kazandıracaktır ve taraftar yine en umutla söylediği tezahüratlardan birini bağıracaktır: Özlediğim Kaf Kaf şimdi sahalarda!
Paylaş