Maçın sonunu getiremediler

Hafta içi Vodafone Park’ta izlediğim Beşiktaş’a oranla dün sahada daha mücadeleci bir takım vardı ancak skoru lehine çeviremedi. Bursa müthiş dirençliydi. Sahada kalite olarak olmasa bile efor olarak sahada her şeyini ortaya koymayan futbolcu yok gibiydi.

Haberin Devamı

-Beşiktaş Bursa’de iki puan bıraktı. Maç hakkında ne diyebiliriz?
-HAKİKATEN dişe diş bir 90 dakika yaşandı. Beşiktaş’ın hafta içinde oynadığı Partizan maçına gitmiştim. Dün, o maçtan daha istekli, en azından daha mücadeleci bir Beşiktaş vardı ama sonucu lehine çeviremedi. Bursaspor da müthiş dirençli, istekli bir futbol sergiledi. Beşiktaş özellikle ikinci yarının başında Oğuzhan’ın organize ettiği paslarla pozisyon yarattı, gol buldu. Bu hız bir 15 dakika devam etti. Bursa’nın maçı bırakmaya hiç niyeti yoktu nitekim düşündükleri golü son dakikalarda buldular. Karius ve Chedjou takımlarında ilk kez forma giydiler ve doğru tercih olduklarını gösterdiler. Sahada kalite olmasa bile efor olarak her şeyini ortaya koymayan futbolcu yok gibiydi. Keyifli bir 90 dakika izledik. Ligin başı her zaman enteresan sonuçlara gebedir. Tabloya baktığımız zaman da bunu çok net görebiliyoruz.


COCU HALEN KARARSIZ
-Hiddink, Beenhakker, Advocaat ve şimdi de Cocu... ‘Hollandalı hocalar Türkiye’de başarılı olamaz’ sözü bir kez daha gerçekleşir mi?
-UNUTTUĞUNUZ bir isim daha var, G.Saray’da görev yapan Rijkaard. Hepsi çok değerli... ‘Hollandalı hocalar Türkiye’de başarılı olamaz’ sözü yanlış ancak Hollandalı hocalar şimdiye kadar Türkiye’de başarılı olamadılar denebilir çünkü ortada 5 deneme var. Burada daha değişik faktörler var. Ülkeye veya kulübe uyum sorunu yahut değerlendirme ve gözlemlerin farklı olması gibi ki F.Bahçe’de bunu görüyoruz.

Yani 4 hafta geride kaldı, bu 4 haftada F.Bahçe’nin sahaya sürdüğü 11’lere bakarsak Phillip Cocu’nun bu manada ne kadar zorlandığını, ne kadar kararsız olduğunu görürüz.

Teknik adam inandığı kararları veren adamdır. Bugün başarılı olmaz belki ama takım hakkında, daha doğrusu futbolcular hakkında şu ana kadar net kanaat sahibi olması gerekirdi. Görünüyor ki hiçbir şey netleşmemiş. Bu arayışlar her hafta kafasını daha da karıştıracak.

-Fenerbahçe üst üste 3. maçını da kaybetti. Sarı lacivertliler için çözüm ne?
-Fenerbahçe çözümü kendi içinde üretecek. Cocu 2 ayı aşkın bir süredir takımın başında ve bir takımın bu zaman diliminde sürekliliği olan en az 9-10 futbolcusunun ortaya çıkması lazımdı. Oysa her hafta yeni deneyimler, yeni arayışlar... Bu arayışla ne düşündüğün futbolu oynayabilirsin ne de düşündüğün takımı ortaya çıkarabilirsin.

Tabii bir de F.Bahçe gerçekten doğru yerlere doğru isimleri mi transfer etti... F.Bahçe, taraftarının gözünde hâlen yüksek kredisi olan bir takım ama ortaya konulan futbol bunun karşılığı olamıyor. Elbette F.Bahçe yenilmez değil yenilebilir ancak taraftarın birinci derece sıkıntısı oynanan futbol. Takım iskeletinin oluşturulması gerekiyor. F.Bahçe’nin bu sezon tüm maçlarını izledim, Benfica maçında tribündeydim, edindiğim intiba bu.

-Harun, transfer edildikten 2 gün sonra kaleye geçti. Sizce Harun, Volkan’ı geçebilecek kapasitede mi?
-Kaleci iki gün sonra da kaleye geçebilir bu çok büyük sorun olmaz. Diğer yeni transferlerin oynaması ile Harun’un oynaması biraz farklılık arz eder. Harun niye transfer edildi? Volkan’ın form grafiğinden ötürü.

Yani F.Bahçe yönetimi ‘bu takıma bir kaleci lazım’ düşüncesinden hareketle transferi gerçekleştirdi. Volkan birkaç yıldır kalede gerçek manada Volkan gibi güven vermedi. Hadise budur. Ayrıca ilk maçı olmasına rağmen Harun bana göre Kayseri karşısında yediği üçüncü gol hariç başarılı bir 90 dakika çıkardı. Bir defa kaleye atılan her şutu bir kalecinin yapması gerektiği gibi tuttu. Ne çeldi ne de yumrukladı. Tek maç üzerinden Harun’u değerlendirmek doğru olmaz ama biliyoruz ki Harun bugün Türkiye’de ön planda olan yerli kalecilerimizden bir tanesi. Ha, madem öyle Harun’u Bursa niye verdi diye bir soru akla gelebilir. Ben Bursa’da Harun’un arkasında olan kalecileri de beğeniyorum. Bunu ilerleyen haftalarda göreceğiz.

-Kayserisporlu futbolcular F.Bahçe maçından sonra saha içinde sevinince Volkan müdahale etti. Bunu nasıl yorumlamak lazım? Deplasmanda kazanan sevinmesin mi? Ya da bu olayda bir tahrik unsuru mu var?
-Bir takım, rakip takım taraftarını rencide edici, tahrik edici herhangi bir harekette bulunmadıktan sonra gayet tabii sevinecek. Her takım futbolcularının sevinme hakkı vardır ama böyle olaylar olduğu zaman F.Bahçe maçlarında başrolde gördüğümüz isim hep Volkan oluyor. Volkan bu davranışının taraftar tarafından destek göreceğini zannediyorsa yanılıyor. Bu olaylarda en uzakta olması gereken kişilerden birisi...


BU SEZONKİ EN SIKICI 45 DAKİKA TRABZON'DA OYNANDI
-G.Saray santrfor alamadan transferi kapattı. Eren’in tek santrfor kaldığı G.Saray, Türkiye’de ve Şampiyonlar Ligi’nde hedeflerine ulaşabilir mi?
-Bunu söylemek için müneccim olmak lazım ama bu kadar santrfor üzerinden yorum yapılması, ‘santrfor olmazsa olmaz’ denmesi çok doğru değil. G.Saray kendisini başarıya götürecek futbolculara da, oyun şekline de sahip. Takımda Eren’in tek kalması değil, sorun G.Saray’ın şu anda düşündüğü futbol çizgisine ulaşmaması. Eren de bu takımda rahatlıkla iş yapacak bir santrfor. Eren kalitesinde Türkiye’de kaç tane santrfor var ki? Ne defans, ne orta saha, ne de hücum kendi çizgisinde olmayınca gerçek manada bir takım olortaya çıkmıyor. Bunlar bütün olduğu zaman sorun kalmayacaktır. Fatih Hoca bunu değerlendirecektir.

-Galatasaray mı çok kötüydü, Trabzonspor mu çok iyiydi? Ortaya çıkan 4-0’lık skoru nasıl yorumlamalıyız?
-Ben skor üzerinden bakmam. Galatasaray gerçekten çok kötüydü. Trabzon da oyunun başında iyiye yakındı. Skora baktığımız zaman inanılmaz bir maç inanılmaz bir skor gibi değerlendirebilirsiniz ama son yıllarda izlediğim ikinci yarısı en kötü futbol maçlarından biriydi. Türkçe’de bir laf vardır ‘Alan razı veren razı’ diye... İkinci yarıdaki futbol böyleydi. Kendi yarı sahasının ortasına çekilmiş bir G.Saray ve bu G.Saray’a karşı onlarca yan pas yapan bir Trabzonspor. Yani söylenecek bir şey yok. İkinci 45 dakika, bu sezon izlediğim tüm maçlar arasında en kötü 45 dakikaydı.

G.Saray açısından baktığımızda; Böyle mağlubiyetler olabilir. Belhanda’nın atılmadan bir pozisyon önceki vücut dili, ‘Ben patlamaya hazır bir bombayım’ diyordu. Bu olaydan o kadar kısa bir süre sonra kırmızı gördü ki Fatih Hoca’nın -düşünüyorsa tabii- onu değiştirmeye bile vakti olmadı. Elbette 1 saatten fazla 10 kişi oynamak kolay değil. Kaldı ki bir hafta önce A.Gücü karşısında izlediğim Trabzonspor’da da net bir kımıldama olduğu görülüyordu. 2-2 berabere biten o maçta yedikleri ikinci gol bence hakemin yanlış bir değerlendirmesinden ortaya çıktı.


BU KADROYLA İLGİLİ SORULARI LUCESCU YANITLAYABİLİR
-Lucescu’nun açıkladığı A Milli Takım’da Caner Erkin’in yanı sıra, kalecilerden Volkan Babacan, Harun Tekin ve Onur Kıvrak’ın olmaması çok eleştiriliyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Eleştiriyi oynanmamış maçlar üzerinden yapmamak gerek. Bir bekleyelim. Bu kadro ne yapabilir onu görelim ondan sonra onun cevabını Lucescu verir. Avrupa Şampiyonası elemeleri grup maçları başladığı zaman bu kadro ile mi devam edecek yoksa bahsedilen isimlere ilave isimler mi eklenecek o zaman göreceğiz. Lucescu’nun bu iki karşılaşma için farklı düşüncesi olabilir ama Milli Takım’la ilgili grup maçlarından önce geniş bir değerlendirme yapacağız.

-Geride kalan 4 hafta itibariyle Anadolu takımları içinde en çok hangisini ya da hangilerini beğendiniz?
-Ortaya çıkan tabloda alınan sonuçlarda ve oynanan maçlarda 3 takım ön plana çıktı. Konyaspor, Kayserispor ve Anadolu’da olmasa da Kasımpaşa... İlk 4 haftanın takımları bunlar oldu ama lig 4 hafta sürmüyor. Dolayısıyla bu tablo ilerleyen haftalarda değişecektir.


GALATASARAY, BEŞİKTAŞ VE FENERBAHÇE TURLAR, AKHİSAR'IN İŞİ ZOR
-Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Akhisar’ın Avrupa kupalarındaki şansını nasıl görüyorsunuz?
-Bu dört değerli kulüpten Akhisar hariç diğer üçünde Avrupa kupalarında ben de görev yaptım. Tabloya baktığınız zaman, kağıt üzerinde G.Saray’ın diğer gruplara oranla daha yumuşak bir grupta olduğunu söyleyebiliriz. En kötü, ilk ikiye giremeseler bile üçüncü olup Avrupa Ligi’nden yollarına devam ederler. Bunu zaten başkanları ve yöneticileri de kura sonrası konuşmalarında beyan ettiler. Bazen zor gruptan çıkarsınız bazen kolay görünen grupta zorlanırsınız. Bununla beraber G.Saray, Beşiktaş ve hatta F.Bahçe’nin yollarına devam edecekleri gruplarda olduklarını düşünüyorum. En zor görünen grup Akhisar’ınki. Hem ilk defa Avrupa kupalarına katılacak olmaları hem de kadro yapıları itibarıyla... Bu da gayet normal.

Grupta alacakları sonuçlar geçen sezonki başarılarını etkilemez. Üç takım devam eder ancak Akhisar’ın işi çok zor. Kanaatim bu yönde.

Yazarın Tüm Yazıları