Paylaş
Hocaların taktiksel bilgi birikimlerini sahaya yansıttıkları, rakibi analiz edip ona göre bir oyun çizdikleri ya da en azından kendi kurgularını gösterdiklerini hiç göremedik. Rıza Hoca göreve geldiğinden beri net olarak ne oynattığını hala anlayamadım. Ne oynattığı oyun anlayışı ne de oyuncu tercihleri ya hiç uyuşmadı ya da istikrarlı olmadı. Zaman zaman uzun top, zaman zaman defanstan kısa topla çıkmak, zaman zaman kanat oyunu, zaman zaman ise ceza sahasına şişirme toplar ile oynadı. Ancak net bir taktiği yoktu. Burada bütün 90 dakikaları aynı taktik ile oynaması gerektiğinden bahsetmiyorum. Ancak her takımın bir A planı, 'generic' bir oyun anlayışı vardır, takımın karakterine uygun, alışkın olduğu bir taktik. Ancak bu takımda bunu göremiyoruz.
Bugün 31 maç sonu itibari ile Trabzonspor 49 puan topladı. Bunların gerçekten kaçı hoca etkisindeydi kaç tanesi bireysel yeteneklerle alınmış puanlardı? Trabzonspor bu sene kazandığı puanların bir çoğunu bireysel yetenekler sayesinde kazandı. Oyun kötü de olsa, kontrol dışı da olsa bir şekilde atılan goller Trabzonspor'u bu sene bol bol kurtardı. Özellikle Burak'ın performansı, buna bazen dahil olan N'Doye, Yusuf, Abdülkadir, Olcay'ın attığı sürpriz goller bolca puanlar kazandırdı. Aslında sadece bunlar bile Trabzonspor'un ne kadar kötü durumda olduğunu gösteriyor. Trabzonspor bir futbol aklı, bir taktisyen tarafından yönetilen bir takım değil. Büyük oranda bireysel yeteneklerinin bir şey yapmasını bekleyen, ileride oyuncuların gününde olmasını umut eden bir takım. Onlar kötü olduğunda bir B planları yok, çünkü bu takımın bir A planı bile yok.
Sezonun geri kalanı gibi yine bugünde ne oynadığını bilmeyen, sahada takım olgusundan uzak, birbirinden bağımsız pres yapan, birilerinin yüksek tempoda birilerinin düşük tempoda oynadığı, bazılarının kısa pas yaparken bazılarının dikine oynamaya çalıştı, karmakarışık, taktikten uzak bir takım izledik. Ne savunma da bir planı vardı ne de hücumda. Hocanın varlığı net bir şekilde sahada hissedilmiyor bile. Ne rakip hocaların yaptığı değişikliklere karşı hamlelerde, ne oyun planında ne de herhangi başka bir şeyde. Bir halı saha takımından çoğu zaman farksız oynuyor Trabzonspor. Bu sezon topladığı 49 puanın tek sebebi atanının ve tutanının iyi bir sezon geçirmesiydi. Bütün eleştirilere rağmen Onur ve Burak hala bu takımın en değerli oyuncuları olduğunu gösterdi. Taktiksel yapı üzerine çok daha uzun paragraflar kurmak istesem de sıfıra yakın bir olgu üzerinden yazabildiklerim yalnızca bu kadar. Sadece bir takımın hücum yapamadan savunmada bu kadar fazla açık vermesine ve ilk yarıda topa o kadar sahip olup neredeyse hiç tehlikeli gelememesine anlam veremiyorum.
Takımda bir çok eksik var kabul ediyorum, bazı mevkilerde genel olarak sıkıntılar var onuda kabul ediyorum. Ancak bunlarda oyunculara bağlı problemler. Rıza Hoca son haftalarda ki her basın toplantısında eksiklerden yakınıyor. Kısmen haklı olmakla birlikte genel bir oyun yapısı olmadan sürekli olarak bu kadar oyunculara bağlı bir oyun oynatmak çok yanlış. Bir planınız olduğu zamanlarda eksikler sizi etkilese bile giren ve çıkan ne oynayacağını bildiği zaman bu zararı çoğu zaman minimuma indirirsiniz. Takımda ki iyi şeylerde oyuncu performansına çıkıyor kötü şeylerde. Bu durumda akıllarda ki soru teknik direktör hala neden orada ve ne iş yapıyor oluyor?
Ayrı bir parantez Uğurcan'a açmak istedim. Bugün gördük ki çok iyi bir çizgi kalecisi. Reaksiyonları yerinde, yer tutması kısmen iyi ve çevik bir oyuncu. Ancak tıpkı sakatlandığı için kaleyi aldığı abisi Onur gibi oda yan toplarda oldukça zaaflı. Yalnız bu maçın Uğurcan'ın daha 2. ilk 11 maçı olduğunu da unutmamak lazım, buna rağmen savunma da ki sürekli verilen açıklara ve hatalara rağmen bir çok net gol pozisyonunda kalesini korumasını bildi ve bence bugün için 'MAÇIN ADAMI' lakabını hak etti.
Paylaş