Her şeye rağmen büyüyen sevda; Gaziantepspor

Gaziantep Basketbol haftalar sonra kazanıyor. Bu sonuç, umut veriyor bize. Acaba diyoruz, sıra Gaziantepspor’a da mı geldi?

Haberin Devamı

Ancak henüz 8. dakikada kalemizde golü görüyoruz. Ardından ilk yarının sonuna doğru Harun Enes Nural, İlker Günaslan ve Müslüm Talşik üçlüsünün hızlı, takipçi oyununun getirdiği gol de sevinci de görülmeye değer.

68. dakikada Elyasa’nın vuruşu galibiyet golümüz olabilirdi. Ama yenilmemize neden olabilecek çok pozisyon da atlattık. Sonuçta maç 1-1’lik beraberlikle bittiğinde geriye şu notlar kaldı:

Bu beraberlik, önceki iki beraberlikten farklı olarak on kişilik değil; onbir kişilik bir takıma karşı alındı. Bu beraberlik, yine önceki iki beraberlikten farklı olarak golsüz sonucu zorlayarak, zaman geçirerek değil; geriden gelerek ve gol bularak sağlandı. Dolayısıyla İstanbulspor beraberliği, Gaziantepspor’un oyundaki ve tecrübedeki gelişiminin bir yansıması.

Haberin Devamı

İkinci not olarak belirtmeliyim ki; sezon başı hazırlığının yetersizliği kendini hissettirmeye devam ediyor. Bu hafta Muhammed İldiz’in ve Harun Enes Nural’ın, geçen hafta Serhan Yılmaz’ın darbeye bağlı olmayan sakatlıkları, kondisyon ve güç eksikliğimizin somut sonuçları. Hafta içinde Fransa’dan kondisyoner getirilmiş olması, isabetli bir teşhis olarak görünüyor.

Üçüncü olarak, Gaziantepspor’u her izleyişte o basit ve meşhur futbol kuralını hatırlıyoruz; “atanın ve tutanın iyi olacak.” Başka hiçbir değişikliğe ihtiyaç duymadan sezon başından bu yana kalemizde Karcemarskas, hücum hattımızda Muhammed Demir bulunsaydı dahi, şu anda 10-15 puan fazlasını toplamış olabilirdik. İnanın abartılı bir yorum değil bu.

Sonuçta aldığımız sadece sahamızda bir beraberlik olabilir. Sonuçta Eskişehirspor’un ihtişamlı galibiyeti, üstümüzle aramızdaki farkı büyütmüş olabilir. Sonuçta hedefimiz, bütçemiz, oynadığımız lig giderek küçülüyor olabilir. Ama taraftarın yürekten haykırdığı gibi; “her şeye rağmen büyüyor sevdan.”

Peki nedir sevdamızı büyüten sihir? Önceki birkaç yılda Süper Lig’de oynarken bile hissetmediğimiz bu güçlü aidiyet duygusunu bize şimdi hissettiren nedir?

İşin sırrı, 1970’lerin Türk Filmlerindeki gibidir. 70’lerin Türk filmlerini çok sevdik. Onlardan söz etmek yüzümüzde gülümseye, kalbimizde sıcaklığa sebep oldu. Onlar içten, naif, duygulu, hikayesi olan filmlerdi. Hiçbiri Oscar’a aday değildi; dünyanın en iyi filmleri listelerine girmediler. Hiçbirinde en gelişmiş kameralar, en mükemmel senaryolar, müthiş yönetmenler, kocaman bütçeler yoktu.

Haberin Devamı

Ama bunların hepsinden daha değerli bir şeye; içtenliğe, temiz bir hikayeye sahipti bu filmler. Yaşar Usta, Mahmut Hoca, Damat Ferit ve diğerleri bizimdi, bizdendi ve bizi anlatırdı.

İşte Gaziantepspor’da da bu içtenlik var;

Şehirle barışan, dinleyen, kucak açan, transfer yasağını kaldırmak için çabalayan Başkan,

Para için değil; forma ve gelecek için oynayan gencecik futbolcular,

En önemlisi yenilen takımı Adana yolunda bağrına basan taraftar.

İşte bu yüzden büyüyor sevdamız.

“Bizim aile” filminin o unutulmaz sahnesinde ne diyor üstü başı eski, yüreği pırıl pırıl Yaşar Usta, hani o ömründe bir karıncayı bile incitmemiş Yaşar Usta; “… Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız, biz bir aileyiz, güzel bir aileyiz.”

Evet biz, bir aileyiz.

Haberin Devamı

Biz, yönetimiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla, teknik ekibiyle bir aileyiz.

Biz, tertemiz, namuslu, dürüst, idealist, inançlı bir hikayeyiz.

Biz, Gaziantepsporuz ve ”her şeye rağmen büyüyor sevdamız”  

 

Yazarın Tüm Yazıları