Bu bir Gaziantepspor yazısı değil; sadece iç çekiş

Çocuk bayramı haftasındayız. Gaziantepspor, çocukluk bayramımızdı bizim; çocukluğumuzun içinde oynadığı bahçeydi. Şimdi yerle bir, virane, tarumar. Bakın sadece bu hafta neler oldu? Takım yine antrenmana çıkmadı ya da çıkamadı. Uzun zamandır emeğinin karşılığını, alın terinin hakkını alamayan kulüp çalışanları tesisleri kapattılar. Elektrik ve su zaten kesikti. Böyle olunca, son ana kadar takımın maça çıkıp çıkamayacağı, futbolcuların forma ve ayakkabı bulup bulamayacağı dahi belirsizdi.

Haberin Devamı

Sonunda, 21 yaş altı takımı maça çıkamadı. A takım ise sahaya geç çıkabildi. İnanılmaz belki ama, perişanlıklar bununla da bitmedi. Stadyumda hiçbir görevli bulunmadığı için seyirciler tribünlere giremedi, İstiklal Marşı çalınamadı. Maçtan sonra rakip takımın teknik direktörü, Gaziantepsporlu futbolcuların içme suyunu kendilerinden istediğini anlattı. 

Bunlar, abartılı bir komedi filminde olmadı. Bunlar, bir çılgının felaket senaryoları da değil. Bunlar, gerçekten yaşandı. Bunları, lig tarihinin toplam puan tablosunda ilk on içinde yer alan, Avrupa’da oynamış, şampiyonluğa yaklaşmış Gaziantepspor yaşadı.

Gerçek bu kadar yalın, soğuk ve kötü olunca; gerçek kendini bu kadar doğrudan ve net anlatınca artık yazıya ne demek düşer ki? Kaldı ki, bu sezonun en etkili, en şiirsel, unutulmaz ve silinmez yazısı tribünde gözyaşlarıyla yazılmadı mı zaten?

Haberin Devamı

Öyleyse anlayışla karşılayın beni, bugün yazmayacağım, yazamayacağım. Ah edeceğim, iç çekeceğim, hayıflanacağım, öfkeleneceğim, yumruklarımı sıkacağım, kahredeceğim, dertleneceğim, içleneceğim ama yazmayacağım, yazamayacağım. Milyonlarca liralık yayın ve transfer gelirlerine rağmen, yıllarca kimseye ödeme yapmadığı anlaşılan sorumlular için dünyevi adaleti bekleyeceğim, ilahi adaleti dileyeceğim.

Yazmayacağım. Yine genel kurula giderken insaf, vicdan ve huzur dileyeceğim Gaziantepspor için. Bu defa, bari bu defa; “özgeçmişine Gaziantepspor başkanlığını eklemek niyetindeki kariyer planlamacıları”, “ilerde çıkmayı akıllarına koydukları yerler için basamak olarak bu kulübün üzerine basmak isteyen hırs kuşanıcılar” ve “onların ayak oyunları” Gaziantepspor’dan uzak olsun.

Bari bu defa, “şöhret, itibar ve reklam için Gaziantepspor’a ihtiyacı olmayan”, “Gaziantepspor’dan almayacak, Gaziantepspor’a verecek” bir yönetim gelsin. Bu defa yönetim, tüm şehri temsil eden bir kurtuluş reçetesi olsun. Şehrin buna yetecek ekonomik ve siyasi gücü de var.

Ama eğer aksi olacaksa, yönetimsiz kalsın Gaziantepspor. Hatıralarımıza bırakılsın. Acı çeken, tanınmaz hale gelen, umutları tükenen hastalar için çaresizce ve kederle söylendiği gibi; Allah kurtarsın Gaziantepspor’u. O’nu anılarımızdaki gibi güzel hatırlayalım. Daha fazla acı çekmesin, daha fazla acı çekmeyelim. Bari anılarımızı rahat bırakın. Yeter artık, yetmeli…

 

Yazarın Tüm Yazıları