Paylaş
Attila İlhan bir şiirinde kaybettiğimiz güzellikleri, “Maviye çıkardı çocukluğumuz. Ne yana dönsek umut, kime tutunsak vefa. Çaldılar ceplerimizden çocukluğumuzu” diye anlatır.
Dün Fenerbahçe Mali Genel Kurulu’nda İsmail Kartal ile eşinin fotoğraflarını ve gözyaşlarını gördüğümde bu şiir geldi aklıma.
Çocukluğumuza dair ne güzellik varsa 6 ayda tümünü yaşattı bize İsmail Kartal.
Vefa... Bağışlama... Adanmışlık...
Sorgusuz sualsiz affetme yüceliği...
Ve dün Fenerbahçe’ye veda etti. Törenden hemen sonra kısa bir telefon konuşması yaptım. Doğrusu ben de çok duygulandım.
FENERBAHÇE iLE iLK TANIŞMASI MiTHATPAŞA STADI’NDA OLMUŞ
İsmail Kartal’ın büyükbabası Rizeli. 1852 yılında İstanbul’a göç etmiş, Anadolu Kavağı’na. Babası balıkçı. Kartal, Anadolu Kavağı’nda dünyaya gelmiş.
Fenerbahçe taraftarı. Ama Fenerbahçe ile ilk tanışması o zamanki adıyla Mithatpaşa Stadı’nda olmuş.
İşte o gün o formayı giymeyi, dahası kulübün unutulmazları arasında olmayı hayal etmiş.
O günleri şöyle anlatıyor:
HEP FENERBAHÇE’YE LAYIK OLMAK, iZ BIRAKMAK iSTEDiM
“Kusura bakmayın çok duygusalım, onun için karıştırabilirim. Ya Ankaragücü ya da Lüleburgaz ile oynuyordu Fenerbahçe. Taraftar olarak izlediğim ilk maçtı. Tüylerim diken dikendi. Fenerbahçe sahada, ben tribünde. ‘İnşallah’ diye geçirdim içimden. ‘Bir gün bu formayı ben de giyeceğim.’ Öylesine etkilendim ki...
Bu duyguyu anlatmak zor. Futbolculuk hayatımda hep Fenerbahçe’ye ve taraftarına layık olmak vardı içimde. İz bırakmak istedim, unutulmazlar arasında olmak istedim. Sadece oyunculuğuyla değil, karakteriyle de Fenerbahçe’ye yakışmak istedim. Bugün dönüp baktığımda ne hissediyorsunuz, derseniz ‘Mutluyum’ derim.
Çocukluk hayalini gerçekleştiren bir çocuğun mutluluğu. Sonra teknik direktörlük...”
‘BORCUMUZU ÖDEYELiM’ DEDiM VE ADALET SÖZÜ VERDiM
İsmail Kartal’ın, Vitor Pereira ayrıldıktan sonra futbolcularla yaptığı ilk konuşmayı merak ettim.
Öyle ya başarısız bir takım, seyircinin takımına küstüğü bir ortam. İlginç bir sözle başladı ilk toplantıyı anlatmaya:
“Sizin, benim, hepimizin Fenerbahçe’ye borcu var.”
Oyuncuların ilk tepkisi sanıyorum şaşkınlıkla birlikte küçük bir tepki olmuş:
NE BORCUMUZ VAR?
“Hocam ne borcu? Bizim ne borcumuz var?”
Sonrasını İsmail Kartal’dan dinleyelim:
“Kadıköy’de ya da deplasmanda, mücadele eden, koşan, çalışan bir Fenerbahçe izletme borcunuz var. Fenerbahçe’ye yakışan futbol borcunuz var. Sizden bir ricam var; hayal edin, 50 bin kişinin önünde böyle bir futbol oynamanın hayalini kurun. O zaman nasıl güçlendiğinizi göreceksiniz, motivasyonunuzun nasıl arttığını hissedeceksiniz. Sonra gelip bana teşekkür edeceksiniz.” Burada araya girip küçük bir not düşeyim. O konuşmada kritik bir söz daha söylüyor:
“ADALET...”
“Bu futbolu oynamanız için size tüm antrenman teknikleri ve ekibimle birlikte yardımcı olacağız. Ama bir şeyi hiç unutmayın, size sonuna kadar adaletli yaklaşacağım. Bunun sözünü hepinizin önünde veriyorum. Benim adaletimden asla şüphe duymayacaksınız.”
GELiP BANA TEŞEKKÜR ETTiLER
“Sonrası mı?” diye devam etti İsmail hoca: “Bir maçtan sonra geldiler yanıma. Hocam saha içinde o presi yaparken hiç yorulmuyoruz. Size çok teşekkür ediyoruz. Bu en mutlu olduğum anlardan biriydi. Seyircinin o müthiş motivasyonu ile çok güzel bir takım olmuşlardı. Ve bundan keyif alıyorlardı.”
EN ZOR GÜNLERiMDE EŞiM, BENi AYAKTA TUTTU
İsmail Kartal’ın veda töreninde eşi Sema Kartal ile deklanşöre yakalandıkları o çok duygusal fotoğrafı hatırlattım...
“Eşim Ahlat (Ahıska) Türklerinden. Üsküdar doğumlu. Çok duygulandı. ‘Ben hayatımda unutamayacağım bir an yaşadım.
Ve bunun temelinde sen varsın’ dedi. Törende ona teşekkür etmeyi unuttum. İnançlı bir insandır. Hayatımın en zor günlerinde yanımda oldu. Hep ayakta tuttu. Ona gönül dolusu teşekkür borçluyum.”
Dedim ya, çocukluğumuza dair ne varsa o güzel duyguların tümünü yaşattı bize İsmail Kartal.
En zor anında kulübüne göreve koştu. Suçlamadı, bahane üretmedi, hedef göstermedi.
Sadece işini yapmaya çalıştı. Ve mükemmel yaptı.
Paylaş