Paylaş
F.Bahçe’nin kazanması için özel bir futbol oynamasına gerek yok. Pereira, ligdeki rakiplerinin aksine olağanüstü yetenekli ve kaliteli oyunculara sahip. Bu kalite ve yeteneklerin sahada doğru kullanılması ve onlardan maksimum verim alınması sarı lacivertlilerin kazanması için yeterli olmalı. Bu bakımdan Fenerbahçe’nin temel problemi ne 3’lü savunma, ne de 4’lü defanstı.
FABRiKA AYARLARINA DÖNDÜLER
Temel problem bu verimin alınmaması. Rakipleri ile aralarındaki kalite ve yetenek farkını yani en güçlü yanını sahaya yansıtamıyor Fenerbahçe. 4-0 kazanılan Rize maçı ilk kez bu zaafını yendiği karşılaşma oldu. Açıkçası Gaziantep maçında da benzer bir beklenti içimdeydim. Hele Trabzonspor’un, Antalya yenilgisi sonrası bu beklentim daha da arttı.
İlk yarıda oyunun tam anlamıyla hakimiydi Fenerbahçe. Üstelik bu oyunu ve mücadeleyi o çok eleştirilen 3’lü savunmayla oynamalarına rağmen sergilediler. Bir anlamda ligin ilk haftalarındaki fabrika ayarlarına döndüler. Ama ikinci yarıda da öylesine bireysel hatalar yaptılar ki, gol yedikçe hem psikolojik, hem de fiziksel anlamda yıkıldılar. Bir anlamda yetenek, beceri ve kalitesiyle kendi kendini yendi Fenerbahçe. Gaziantep’in mücadelesini elbette inkar etmiyorum. Ama bu seviyedeki Fenerbahçe’nin bireysel hatalarla 3 gol yemesini de ancak böyle açıklayabiliyorum.
SORU ŞU:
1- Pereira mı bu yetenekleri oynatamıyor?
2- Yetenekler mi bizi kandırıyor, oynayamıyor?
ALBERT CAMUS VE BERKE
Fransız yazar ve filozof albert Camus, “Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. Nihayetinde topun asla beklenen yere gitmediğini öğrendim.” Eğer dünkü maçı izleseydi, bu sözleri Berke için bir defa daha tekrar ederdi. Berke için çok talihsiz bir geceydi. Hatalı yer mi, tuttu? HAYIR. Takımı topa sahipken olması gereken yerdeydi. Ama öyle bir gol oldu ki, topu kaptırandan çok golü yiyene döndü tüm gözler. Yani yalnız adama, kaleciye. Berke’nin olgunlaşması gelişmesi adına ders çıkarması gereken bir geceydi.
PEREiRA’NIN iKiLi FORVETE DÖNMESiNE BAYILDIM
Biliyorum, bu yenilgi sonrası herkes onu eleştirecek ama ben Fenerbahçe’nin 2-1 yenik duruma düştüğü anda Pereira’nın ikili forvete dönüp oyuna müdahale etmesini avuçlarım kızarıncaya kadar alkışladım. Risk alan, oyunun bir parçası olan ve futbolu güzelleştiren bu hamlelere bayılıyorum. Pereira bu hamlenin ödülünü de Miha Zajc’ın golüyle aldı.
iKi HARiKA GOL
iKi HARiKA VURUŞ
1-0: 45 metreden o topa, o sertlikle vurup golü atabilmek. BRAVO Joe Figueiredo. 1-1: Özel futbolcuların topla özel bir iletişimi vardır. mesut Özil o özelliğini gösterdi. ALKIŞ
BEŞiKTAŞ’IN BiLE HÂLÂ ŞANSI VAR
Ligin 15. haftasında Trabzonspor’u (ya da 10 puan fark atmış lideri) şampiyon ilan etmek sadece bize has özellik. İddia edi
yorum, Beşiktaş dahil her takımın hâlâ şampiyonluk şansı var. Önümüzdeki 5 maçı ve koskoca ikinci yarıyı kimse görmezden gelmesin.
DÜN GECE ‘VAR’ YOKTU AMA...
Futbol adil bir oyun değildir. Ve futbol oyununun amacı da adalet dağıtmak değildir. Real Madrid ile falanca takımın karşılaşması bile adil değildir. VAR sistemi adalet adına futbolun içine sokuldu. Açıkçası ben VAR ile izlediğim her maçtan sonra futboldan biraz daha uzaklaştığımı hissediyorum. Hele bir de Süper Lig’de kaplumbağa hızıyla karar alınınca iyice soğuyorum. Dün gece VAR devreye girmedi ama ben içimdekini yazmadan edemedim.
PENALTININ SUYU ÇIKTI!
VAR demişken, ‘elin doğal konumu’ denilerek topun elle temasına verilen penaltı kararlarının da suyu çıktı. Yetenekli bir futbolcuysanız, eli açık oyuncuyla topu temas ettirirseniz penaltıyı kaptınız demektir. Ya da rakibin kafasından sekip savunmanın eline çarpan bir top. Yine penaltı. Ruhunu özgür bırakın futbolun.
Paylaş