Paylaş
Türk insanına futbolda uluslararası düzeyde ilk gururunu yaşatan bu kulüp uzun süre alt liglerde kalarak Göztepe kulübüne büyük saygı duyan insanların yerel takımlarına rakip oldu. Pazarspor deplasmanında girdiğimiz kahvehanede Rizeli yaşlı amcamızın ‘koca Göztepe’nin burada ne işi var’ deyişi hala kulaklarımızda yankılanır.
Yıllarca süren bu çetin mücadele de rakip takımların doğal olarak karşılarındaki efsane kulübe karşı ekstra motivasyonu, dolmayan statların sırf Göztepe geliyor diye kapalı gişe çekmesi, rakiplerin alınabilecek bir Göztepe galibiyetinin üç puandan çok daha değerli olduğunu bilmesi bizim için aşağı da işlerin daha zor geçirmemizin dış kaynaklı sebepleri oldu diyebiliriz.
Şimdi en yukarıda ait olduğumuz yerdeyiz. Ülke futbolu ile yeni tanışanlar veya sadece kendilerine dayatılan kadar takip edenler Göztepe’yi süper ligin yeni takımı olarak görse de az çok bu işin içinde yoğurulmuş herkes için ‘taş yerinde ağırdır’ tabiri misali Göztepe kendi ligine geri dönmüştür. Bu yüzden alt ligler de bile zaman zaman adını söylemekte zorlandığımız rakiplere karşı oynarken dört maçlık galibiyet serisi yakalayamazken bugün daha fazlası olur mu? diye kendi kendimize soruyoruz. Bu takım %65 topa sahip olduğu, 561 pas yapıp 8 korner attığı Başakşehir maçını kazanmış olsa pazar günü İstanbul’a ilk yarının son haftasında liderlik koltuğunu korumak için gidiyor olacaktı. Belki zaman zaman oynanan oyunun üzerinde puan alındı, belki oyuncu kalitesinin üzerinde puan alındı ama bu takım kazanmayı biliyor, mücadele ediyor, en önemlisi sonuç ne olursa olsun maç sonu tribüne çağırılacağını biliyor. En önemlisi ise zirveye oynamak bu kulübün genlerinde var.
Geçen sezon bir alt ligde mücadele eden takımdan dün 5 oyuncu süre aldı. Geçen sezon play off finalinde kazanamamış olsak belki de bu sene bir alt ligde Tanju ve Leo görev yapmayacaktı ama dün süper denilen ligde takımın iki kenar bekini oluşturdular. Oyuncuların tüm iyi niyetine rağmen bu durum bizim adımıza özellikle hücum yönünden bir takım sıkıntılar oluşturmadı değil. Tanju’nun rakip yarı alana geçmemiş olması, Leo’nun hücuma destek için çıktığında savunma anlamında sıkıntılar yaşıyor olmamız ve stoper özellikli bir oyuncu olduğundan rakip hücumlarda pozisyon hatalarına açık olması bir takım sıkıntılar yaşamamıza sebep oldu. Özellikle rakibin kale çizgisine inip ceza sahası ve kale alanı içine attığı toplar dün boşa düşmüş olabilir ama önümüzdeki hafta için bizim adımıza ciddi uyarı niteliği taşıyor.
Şimdi önümüzde zorluk derecesi çok daha yüksek bir mücadele var. Pazar günü İstanbul’dan puan veya puanlar ile dönmek istiyorsak son haftalar da ortaya koyduğumuz oyunun muhakkak üzerine çıkmalıyız. Dün Konyaspor’un önde baskı yapmadığı anlarda kendi yarı alanımızda yaptığımız bir hayli fazla hazırlık pasına önde basan bir rakip asla izin vermez. İlk yarının son maçının sonucu ne olursa olsun bu takım 17 haftalık süreçte maliyet/performans yönünden göz önüne alındığında Kayserispor ile birlikte ligin en başarılı iki takımından biridir.
Son olarak kart cezası sınırında ki Beto’nun dün sanki ısrarla kart görmek istermişçesine yaptığı hareketler kendi kalitesine yakışmadı...
Paylaş