Paylaş
Benim yaş grubumdakiler hatırlar o muhteşem arsa yıllarını. Hepimizin arsa hayatında futbol topuyla kariyer yapmışlığı vardır. Bizler için maçı bitiren hakemin düdüğü değil müezzinin okuduğu ezan sesiydi. Müezzin sesine ise ‘FIFA Oklavalı’ annelerimizin ‘ezan okunuyor hadi eve’ nidaları eşlik ederdi.
O arsanın yetenekli, kırılmadık cam bırakmayan çocuklarının yerini şimdilerde ellerinde kırılmaz camlı tabletler olan nesiller aldı. Arsaların yerini de 20-25 katlı rezidanslar. İşte o nesiller sokağın havasını solumadan, yüksek katlı binalarda ellerinde tabletlerle büyüdü. O kadar teknolojiyle iç içeydiler ki onların da gelişeceği bir alan olmalıydı, oldu da;
Ve Espor doğdu!
Espor’la birlikte keyif kaynağımız oyunlar eğlence olmaktan çıktı. Bilgisayar ve konsol üzerinden oynanan oyunlar profesyonel olarak düzenlenen lig ve turnuvalarda kulüplere bağlı lisanslı oyuncular tarafından icra edilmeye başladı.
‘Yani, arsanın amatör ruhu yerini teknoloji çağının profesyonelliğine bıraktı’…
Böylece espor hayatlarımızda vazgeçilemez bir realiteye dönüştü. Bu kavram o kadar çok büyüdü, sınırları o kadar çok genişledi ki 1,5 milyar dolarlık bir pazar haline geldi. Juniper Research’ün yayınladığı son rapora göre bu rakamın 2021 yılına kadar 3,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Espor sadece pazar payıyla değil izlenilirlik oranlarıyla da dünyanın en önemli spor organizasyonlarına kafa tutmaya başladı. 2016 yılında dünyanın en çok izlenen etkinliği SuperBowl’un ardından en çok seyredilen spor organizasyonu oldu. Kalabalık ve genç kitleler beraberinde bireysel yayıncılığı da getirdi. Sadece Twitch üzerinden yayın yapan kişiler milyonlarca insana ulaştı ve kendilerine büyük kazanç kapıları açtı. Dünyanın en büyük markaları da bu büyümeye kayıtsız kalamadı. Espor organizasyonlarında yer alan takımlar markaların sponsorlukları altına girmeye başlarken, dünyanın en büyük futbol ve basketbol kulüpleri de yavaş yavaş bu oluşumun içine dâhil olmaya başladı.
Ve reddedilemeyecek tüm bu gelişmelere rağmen espor hakkında oldukça sığ bir tartışma başladı;
‘Espor, spor mudur?’
Bunun da cevabı aslında oldukça basit(!)…
Amerika ve Kore başta olmak üzere pek çok ülke esporculara Messi’ye, Cristiano Ronaldo’ya hatta Usain Bolt’a verdiği sporcu vizeleri vermeye başladı. Bilimsel araştırmalar da esporcuların tıpkı diğer sporcular gibi motor sprint ürettiklerini ve stres seviyelerinin benzer olduğunu yapılan çalışmalarla ortaya koydu. Hatta esporculara doping testi bile yapılır hale geldi. Kısaca espor’un bir spor olduğu artık kabul edildi.
Ama hala çocukları iyi birer esporcu olmasına rağmen bunu kabullenemeyen aileler var. Onlara naçizane tek bir tavsiyem olacak; 'gönlünüz rahat olsun'. Çünkü evlatlarınız gerçek birer sporcu. Hatta önemli bir spor dalının en iyi oyuncuları.
Başlayan devrim o kadar büyük ki esporun olimpiyatlara alınması bile gündemde. Bu çocuklar belki de çok yakında kabullenmekte zorlandığınız bu sporun bir parçası olarak olimpiyat meşalesini taşıyacaklar.
Paylaş