Ya Avcı'yı alacak, ya da Avcı'sını bulacak

Kenan Başaran yazdı...

Haberin Devamı

Beşiktaş’ı gelecek sezon kim çalıştıracak veya çalıştırmalı? Mehmet Özdilek, Rıza Çalımbay ve Sergen Yalçın, adı en çok telaffuz edilenler. Üçünün gücü Beşiktaş efsaneleri olmasından geliyor. Ve ‘evlat’ kontenjanındalar... Çalımbay, bu şansı daha önce yakaladı. En büyük zaferi Kadıköy’deki 4-3’lük Fenerbahçe galibiyeti. Yarım sezonda geldi ve yeni sezonun ilk yarısını da bitiremeden gönderildi. Ama her fırsatta Beşiktaş’ta başarılı olduğunu ve görevden alınmasının haksız olduğunu savundu. 2005’ten 2019’a baktığımda Çalımbay’ın teknik direktörlük kariyerinde büyük bir sıçrama yok. Evet, gittiği her takımı kımıldatıyor fakat ortada ne bir kupa ne de bir derece var.

Çalımbay’ın en büyük sorunu çok ‘yakınması’... Sorunların sebeplerini kendi dışında araması ve olanaksızlıklardan şikâyetçi olması. Bir hoca gücü imzayı atmadan öne kazanır! Koşulsuz göreve gelirseniz, sızlanma hakkınız da olmaz. Mehmet Özdilek, en istikrarlı dönemini Antalyaspor ile geçirdi. 193 maça çıktı. Bu anlamda futbolumuzda alışılmadık bir öykü. Ancak ne bu 5 yıllık serüvende ne de sonrasında bir
derece ve başarısı yok.

EN KARİZMATİK

Haberin Devamı

Ve Sergen Yalçın... Üçlü içerisinde karizması en kuvvetli ve tazesi. Sosyal medyadaki anketlerde de ilk sırada çıkıyor. Eşofmanı ilkin 2013-14 ortasında Gaziantep’te giymiş ve takımı kümede tutmuştu. Ertesi sezon aynı senaryo Sivas’ta gerçekleşti. Mesele tam da burada başlıyor. Sergen Yalçın, 5 yılı
dolmadan yeni bir ‘Yılmaz Vural’ portresi çizmeye başladı: Düşenin dostu! 5 yılda sadece 2015-16’te Sivas’ı sezon başı aldı ama 9 maç sonra bıraktı. Bugün çalıştırdığı Alanya dahil, sonrasında hep yolun yarısında göreve geldi. Yalçın’ın daha orta karar bir takımda bir tam sezona nefesinin yetip yetmeyeceğini bilmiyoruz. 5 yıldır düşmemeye oynayan takım çalıştırmaktan şampiyonluğa oynayan takıma geçerse sonuç ne olur, muamma! Tüm bunlar bir yana Çalımbay, Özdilek ve Yalçın’ın oynattığı futbol sıra dışı bir çizgiye sahip mi? Esas olan bu...

7/24 ANALİZ

Şenol Güneş, apoletleri olan bir teknik direktör olarak geldiği Beşiktaş’a yenilerini ekledi. O, geleneksel yöntemlerle, yılların deneyimi ve büyük ölçüde sezgileriyle başarılı oldu. İkinci şampiyonluğun ardından yaptığımız röportajda boş vaktinde ne yaptığını sormuş, o da şu cevabı vermişti: “Dizi izliyorum. Kore’den dönerken de böyle olmuştu. Dizi izlerken de maçları çalışıyorum bir yandan.” Çocukken ben de böyle ders çalışırdım... Evet, bir yanda dizi izlerken rakip analizi yapan Şenol Güneş, diğer yanda geniş bir ekiple çalışan, yardımcılarına inisiyatif veren, bilgisayar ortamlarında 7/24 analizler yapan; karşılaşma esnasında da yardımcılarından sürekli kendi takımına ve rakiplere dair ‘brifler’ alan Abdullah Avcı... Bu çizginin öncüsü de F.Bahçe’de: Ersun Yanal. Aykut Kocaman Konya’da, Erol Bulut ise Malatya’da bu çizginin taşıyıcıları... Fatih Terim’in sırrıysa onun artık bir nevi ‘başkan hoca’ olmasından kaynaklanıyor. Beşiktaş da artık gelenekselden modern çizgiye geçmek zorunda. Beşiktaş seçim yaparken şuna bakmalı: Güncel futbolu yakından takip eden, işin içine teknolojiyi katan, sezgileri de kuvvetli olan, camia ile aidiyet sorunu yaşamayan bir teknik direktör! Hasılı Beşiktaş ya Avcı’yı alacak ya da Avcı’sını bulacak; yerli veya yabancı!

Haberin Devamı

Ajax, Real Madrid’i eledi ya... Memlekette yine bir ‘altyapı muhabbeti’ demlendi! Buradan bize bir ekmek çıkmaz. Yani bu memlekette bir iki istisna hariç üst yapıyla uyumlu bir altyapı modeli ortaya çıkmaz. Çünkü bunun için gerekli olan çok önemli kriterler bizde yok. Ne yok?

1- Sabır yok.
2- İkinciliğin değeri yok.

Geçenlerde TFF sitesine girip elit liglere şöyle bir göz gezdirdim. Bunlar takımlarımızın akademi takımlarının oynadı ligler... ‘Spor Toto Gelişim Ligleri’ adıyla organize edilen liglerde U14, U15, U16, U17 ve U19 olmak üzere 5 yaş grubu bulunuyor. 14, 15 ve 16’da sadece 9 takım bulunuyor. Yani lig 18 takıma tamamlanamıyor. 15, 16,17 ve 19 yaş gruplarındaki Bölgesel Gelişim liglerinde de 18’e tamamlanamıyor. Ayrıca bu liglerin oluşturulmasında da temel bir hata yapılıyor. Altyapı takımları üst yapıdaki takımın konumuna göre lige yükseliyor veya düşüyor. Oysa bu kategoriler kendi seviyelerinde değerlendirilmeli. Yani bir takım Süper Lig’den düşüyor diye onun şampiyon olmuş U21 Takımı da ertesi sene bir alt lige düşürülmemeli. Ya da C takımı Süper Lig’e çıktı diye onun çok zayıf olan ve U21 Ligi’ne yetmeyen takımını da otomatikman yukarı çıkarmak doğru değil. Bu uygulama nedeniyle altyapı liglerinde takımlar arasında dengesizlikler oluşuyor ve rekabetin niteliği de düşüyor. Anlaşılan o ki ‘Alamanya’ başta olmak üzere ‘gurbet’ bizim futbolumuzun altyapısı olmaya devam edecek...

Yazarın Tüm Yazıları