Paylaş
Aslında bu maç üzerine tek cümle yazıp noktayı koymak lazım. Ama sahada alınteri döken futbolcuların yüzü suyu hürmetine kalem oynatmak zorunyadız. Maçın Olimpiyat’ta oynanacağı önceki akşam saat 8’de belli oldu. Haliyle stada bir avuç insan ancak gelebildi. Taraftarı hiç umursamıyorsanız ne diye Olimpiyat’a gitti ki iki takım? Ümrani Nevzat Demir Tesisleri’nde oynatsaydınız, daha iyi olurdu!
HAKEMLER KURTULDU (!)
Soğuk betonlara karşı oynanan maçta siyah beyaz gözler, genç oyuncular Furkan ile Ümit’e dikkat kesildi. Üç kulvarda yürüyecek takımın kısıtlı kadrosuna derinlik katabilecekler mi katamayacaklar mı bu gençler, ona bakılıyordu. İlk 45 itibarıyla ancak “Sırıtmadılar” diyebiliriz, o kadar.
Oyuna dönersek... İnisiyatif Beşiktaş’taydı ama Serdar’ın ‘müthiş sol ayağı’yla(!) çıkardığı ve direkte patlayan şut dışında nama yazılacak bir pozisyon yoktu. Rize de pozisyon üretemedi. Golü de Lualua’ya inanan hakemin verdiği penaltıdan kazandı. Aynı hakem Sezer’in indirdiği Atınç’a ise nedense inanmadı! Demek ki Zekeriya Alp MHK başkanlığından istifa edince, hakemlerin üzerindeki baskı da kalkmış(!)
SİZİN GEKAS’INIZ YOK Kİ
Bilic, oyunun kaderini ancak Sosa ile değiştirebilirdi. Nitekim o girdikten sonra bir hareketlilik oldu. Ancak siyah beyazlı gol hazırlayıcıları, ceza sahasındaki golcü pozisyonundaki Furkan’a bir tek vuruş şansı bile yaratamadı. Olcay, iki üç kez denedi ama topu hep rakibe gitti.
Furkan çıkınca da takım son 20 dakikayı ‘klasik golcü’den yoksun oynadı. Yine de takım altıpasta bir Gekas varmış gibi, bol bol orta yaptı! Serdar, sadece dünün değil, son bir kaç haftanın en iyilerinden biri.
‘Yarım takımla’ oynayan Beşiktaş, en azından berabere kalacak bir mücadele verdi. Telafisi olan bir yenilgi. Sadece gençleri ve yedekleriyle de kazanma kültürünü sürdürme şansını kullanamadı, o kadar...
Paylaş