Paylaş
QUARESMA, 1 Haziran 2019 günü gitmeliydi Beşiktaş’tan. İyi futbolcu ve kötü futbolcu olduğundan falan değil. 2018-19 sezonunda zaten taraftarla arasındaki duygusal bağ çok zedelenmişti. Yönetimle de köprüler atılmıştı. Devre arasında Antalya kampına son anda dahil edildi. Dönüşünde takımdan ayrılacağı ve bavullarını topladığı bile söylendi. Hatta Şenol Güneş gazetecilere “Sanırım ayrılacak ama yine de herkesten önce idmana geliyor” demişti. Ama istediği koşullar gerçekleşmeyince, kerhen kaldı Beşiktaş’ta... 6 dakika oynayan Aras Özbiliz’e toplamda 7 milyon Euro’ya yakın bir para harcayan Beşiktaş yönetimi, neden Quaresma’ya alacaklarını ödeyip teşekkür etmedi? Yönetim kendi yarattığı Orhan Ak krizi bitmişken, Quaresma krizi patlatıldı. Quaresma olayı, Abdullah Avcı’yı da boşa düşürmedi mi? Sezon öncesi basın toplantısında Avcı, Quaresma’ya şans vermeye devam edeceğini, çünkü iyi çalıştığını, yeni sisteme uyum sağlama gayretinde olduğunu söyledi. Yani bir şikâyeti yoktu. Sivas’ta bilmediğimiz bir şeyler olduysa, onu bilemem.
Bu ayrılıkta da asla kaybeden futbolcu olmayacak. Vagner Love da güle oynaya gitti. Bugüne kadar sözleşmesi olan futbolcuya kim “Git” demişse odur zarar eden; yani kulüp... Neden böyle olur? Şöyle, farazi bir diyalog yazalım:
Yönetim: Alacaklarının bir kısmından vazgeç, bonservisini al.
Futbolcu: Alacaklarımı ve bonservisimi verin gideyim.
Yönetim: O zaman altyapıda tek başına çalışırsın.
Futbolcu: Hay hay...
35 yaşındaki Quaresma’ya “Git” diyen yönetimdir. Haliyle eli daha güçlü olan da Quaresma’dır. Portekizli dün gitti. ‘Bir miktar para+bonservis’iyle gitti! Ve Beşiktaş ile aynı rakam Kasımpaşa’ya imza attı. Bundan iyisi can sağlığı! Ersan Adem Gülüm’ü bile 7 milyon Euro’ya satan marifli yönetimden, öyle veya böyle dünyaca bilinen Quaresma’yı ikinci kez bonservissiz elden çıkarmak zorunda kalan yönetime...
AYRILMAYI DA BiLMEK LAZIM
QUARESMA, 6 sezon Beşiktaş forması giydi. Bir yerli futbolcu bile artık bu süreyi göremiyor. Quaresma, daha ayağı topa değmemişken 20 bin kişinin önünde imza attı bu kulübe. İyi kötü, bu forma için ter döktü. Hakkını aldı elbet. Bugün giderken pay sahibi olduğu 2 şampiyonluk kupası var. Demem o ki, ayrılmasını da bilmeli. Yollar ayrılabilir ama böyle “Gitmezsen halı sahada çalışırsın” demeler, Beşiktaş’ın değerleriyle örtüşmez. “Seba, Seba” deyip böyle davranışlara tenezzüle etmek olmaz. Ayrıca bu çalışma hakkına da aykırıdır. Üst düzey bir profesyoneli gönderseniz bile gidene kadar seviyesine uygun idman koşulları yaratılmaldır. Aksi halde “Burada imzalar kalplere değil, sözleşmelere atılır” deyin, daha mantıklı olur!
O SELFIE’Yi ÇEKTiRMEYECEKTiN!
DAHA şurada 7 ay önce Galatasaray’da bir ‘Modeste çıkmazı’ yaşanmıştı. Ancak uçak İstanbul’a indiğinde Abdurrahim Albayrak yalnızdı. Transfer yatmıştı çünkü bir ‘yetki sorunu’ patlamıştı. Oyuncunun menajeri başka, kulüpten oyuncu adına yetki alan başkaydı... Aylarca taraftarı Modeste’ye kanalize eden G.Saray yönetimi, mecburen bir panik transferi yaptı: Diagne... 13 milyon Euro sayıldı... 7 ay sonra... Galatasaray camiası ve taraftarı aylardır Falcao’nun gelmesini bekliyor. Ve Diagne’nin de gönderilmesi. Bu ikisinin aynı anda Galatasaray’da olması demek, 7 ayda 45 milyon Euro’luk bir fatura demek; bonservisiyle, alacağıyla vereceğiyle... Falcao’da da “İş bitti selfie’leri” çekildi... Öyle veya böyle medyaya sızdı... Albayrak’ın taraftarvari yöneticiliğinin bir sonucu daha... Bu transfer belki yine olacak ama hem maddi hem manevi ilk günkünden çok daha pahalıya...
Monaco, Falcao transferinde Galatasaray’ı resmen tufaya düşürdü. “Bedelsiz veririm” diyerek, Galatasaray yönetimine adeta “Falcao bitti” manşetleri attırdı. Fransızlar, şimdi sarı kırmızılıların kamuoyu önünde kendisini bu kadar bağlamasından faydalanıp bonservis istiyor. Ben Galatasaray yönetiminin yerinde olsam ilk günkü koşullarda olmayacaksa bu transferden vazgeçerim. Evet biraz daha hırpalanacaklar ama bankayla borç yapılandırması yapmış bir kulübün ‘ele güne karşı’ kafasıyla yeni bir Diagne faturası ödemesi akıl kârı bir iş değil. Fatih Terim, Konya maçı sonrası Falcao transferinin olmama ihtimalini de gözetip, taraftarı zaten buna hazırladı. Benim ‘Başkan Teknik Direktör’ dediğim Terim, bu konuda taraftarın isyanını bastıracak krediye zaten sahip. Asıl sorun yönetimin Falcao dışında bir B planının olmaması...
VOLKAN DEMiREL’iN ARAF’I
VOLKAN Demirel, bir F.Bahçe efsanesi... Ama bir Baba Hakkı, bir Metin Oktay ve bir Lefter Küçükandonyadis gibi ‘Türkiye futbolunun efsanesi’ midir? Bunun için taraflı tarafsız herkesin sevgi ve saygısını kazanmak lazım. Ve en önemi kıstas da ‘iyi topçu’ olmak değil, ‘iyi insan’ olmaktır. Bir derbide topu kıçınızla kontrol ettiğiniz gün, siz artık sadece kendi taraftarınızın efsanesi olmayı seçmişsinizdir. Volkan, F.Bahçe uğruna, Beşiktaşlılar’ın ve Galatasaraylılar’ın nefretini kabullenmiştir. Ödülü ne oldu peki? Araf... Aylardır eşikte bekletiliyor ‘filmin kötü adamı’. Kadıköy’de Galatasaray yenilgisi görmeyen Volkan Demirel için ‘ağabeylik sandalyesi’ düşünülmüyor. Formayı asması isteniyor...
Paylaş