Paylaş
İLK Fikret Orman yönetimi 2012-13’de Samet Aybaba ile başlayıp Bilic ile devam eden süreçteki transfer politikasıyla 2 yıl üst üste yaşanan şampiyonluğun temellerini attı. ‘Gurbetçi+tecrübeli yabancı yıldız’ formülü, bu sezonu da katarak, başarılı oldu. Nihayetinde Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde tarihi bir başarıya ulaştı. Son 2 haftada Devler Ligi bileti alabilirse, bu sezonki başarı şampiyonlukla eşdeğer olur.
Diğer yandan siyah beyazlı kadronun aşı zamanı geldi. Hem de güçlü bir aşı olması lazım. Mevcut kadroda çok süre alan 12 futbolcu 30 yaş ve üstü. Bunların içinde bir tek Fabri’yi ayırabiliriz, malum kaleci için 30, yaşlı sayılmaz.
Elbet bu isimlerin içinde 20’lik gençlerden daha çalışkan ve güçlü oyuncular da var. Misal, Medel ve Babel...
Lakin yine de önümüzdeki sezonlar için yeni bir omurga oluşturmak için bu sezon ‘Come to Beşiktaş’ konseptinde gençlik tonunun ağır olmalı.
Son G.Saray-Beşiktaş derbisine giden Mircea Lucecsu, ilk 11’de milli takımda oynatabileceği tek bir isim göremedi. Tek ‘yerli’ Tolgay Arslan’dı ama onun da milli takımda oynama hakkı bulunmuyor.
‘YABANCI KARŞITLIĞI’ BAŞLAYACAK
- Euro 2020 elemeleri başladığında yabancı tartışması yine ısıtılacak ve ‘sınırlayalımcılar’ın sesi daha da yükselecek. Haliyle ani bir kararla yabancıya sınır konabilir. Geçmişte örneklerini gördük. Belki bu uygulamaya yeni sezonda da geçilebilirdi fakat çok sayıda oyuncu ile yapılmış uzun vadeli kontratlar nedeniyle kulüplerin beli büküleceği için mevcut uygulama sürüyor.
Bence bu konuda nasıl bir politika izlenecekse şimdiden açıklansın ve kulüpler de ona göre pozisyon alsın.
Bu sezon ligin nefes nefese geçmesinin en büyük nedeni olarak yabancı oyuncu kalitesinin yükselmesi olarak gösteriliyor.
Türkiye karar vermek zorunda: Süper Lig’in değerini mi yükseltecek yoksa, milli takımı önceleyen politikalar mı izleyecek?
“İkisi birden” diyen biri varsa, formülünü de açıklasın... Ben, sınırlamaya her zaman karşıyım ve bunun için de hep Cenk Tosun’u örnek gösterdim. ‘Yerli-yabancı’ değil, ‘iyi-kötü’ futbolcu vardır.
Beşiktaş yönetimi bu yaz transferde yeni bir gurbetçi damarı aramalı ve “Gurbetçi come to Beşiktaş” demeli. Şampiyonlar Ligi’ne gidilemezse mevcut 2 milyarlık borç yükü ve yabancıların yüksek kontratlarıyla baş etmek de zorlaşacak. Yani Orman için bu yazın sloganı şu olabilir: “Yaşlı yıldızı sat, genç yıldız adayını al”...
GÜNEŞ iÇiN REFERANDUM
- Şenol Güneş, F.Bahçe ile yaşanan kupa sürecinden ruhsal olarak büyük yaralar alarak çıktı. 40 yıllık dostlarından Mustafa Denizli, “Hayatımda Şenol Güneş’i böyle yıkık görmemiştim” dedi, Hürriyet’te.
Galatasaray derbisi öncesi Güneş, adeta hayata küsmüştü. Haliyle “Bırakacak, gidecek” dedikodusu yayıldı ortalığa. Belki gerçekten de bırakmayı kararlaştırmıştı.
Fakat, pazartesi akşamı Vodafone Park’ta bir ‘referandum’ yapıldı ve siyah beyazlı taraftar, yüzde 100 destekle, “Şenol Güneş” dedi. Güneş’in tribünlere gidip üçlü çektirdiği anlardan bir kare var ki, şampiyon olduğunda bile o kadar mutlu görmemiştim.
Evet, Güneş belki de kupa olayları sonrası bir güven tazelemesi için “Gidiyorum” duygusu verdi. Sonuçta tribün ona sonuna kadar güvendiğini net şekilde gösterdi. Bu, yönetime de bir mesaj oldu elbet.
Güneş de bundan sonra ‘psikolojik harp’ konusuna eğilmeli. Zira yenilgilerini hep bu tür harplerde karşı koyamadığı için aldı...
Paylaş