Paylaş
Memleket futbolundaki en büyük sıkıntılardan biri başı sonu belli atak sayısının azlığı. İlle de golle sonuçlanan ataktan söz etmiyorum. Kastım, iyi kötü ama bir vuruşla sonuçlanan, auta giden ama kalecinin kucağında eriyen ataklar...
İlk 45’te Beşiktaş’ın bir çok atağı bir vuruş olmaksızın bitti. Adam akıllı final gören tek atak da zaten golle süslendi. Buna karşın Asteras’ın sonuçlanan atağı daha fazlaydı ancak onların bir Ba’sı yoktu ki bu da büyük eksikliktir.
Gerek zemin gerekse de rakibin presi karşısında Kartal, fazla top kaybı yaşadı. Kalibresi düşük Asteras karşısında gereksiz yere çok didindi. Tempoyu ayarlama yetkisini eline alamadı. Oyunu sağda, solda ve geride hep Töre kurdu. Bu gezginlik abartıya kaçınca solda Olcay, işşiz kaldı ve sadece ileri geri koşup durdu. Sağ açığı kullanan Sosa’nın handikapı ise ortalarının hiç yerini bulamamasıydı.
ATIBA İLK KEZ ÜZDÜ
İkinci 45’e siyah beyazlılar daha derli toplu başladı. Olcay da ilk klasik bindirmesinde penaltıyı aldırdı. Töre, gruptan çıkış biletini garantiledi. 2-0’dan sonra Asteras’ın direnci de kırıldı. Galatasaraylı kayınpederim de tebrik edip uyumaya gitti! Boş alanı daha iyi kullanmak için Bilic ise, hemen Olcay-Kerim değişikliğine gitti.
Lakin Hırvat hoca da rahatlığın Beşiktaş’a yaramadığını unutmuştu. Asteras’ın neredeyse Atina’dan kullandığı duran topta Beşiktaş golü yedi. Bu kaçıncı, artık bu kadarı da ayıp! Peki Atiba’nın ayıbına ne demeli? İki sarıyı da gevezelikten gördü. Hani Noel yakın olsa kasıt arar insan (!) Siyah beyazlıları ilk kez üzdü Atiba. Yenen beraberlik golüyse en çok Cenk adına üzüntü verici.
3-3’lük Valerenga maçını çocuğuna açıklayamayan babanın pozisyonuna düşecektim az daha. Sabah kayınpedere nasıl anlatabilirdim ki Beşiktaş, 2-0’dan 3-2 kaybetseydi. Kayınpeder, 2-2’ye de şaşıracak ama hiç değilse bu kez Beşiktaş elenmedi ve 2-2 de üst tura yetti...
Paylaş