Paylaş
Kollardaysa 2016’nın ev sahibi Fransa için tutulan yasın siyah bantları vardı.
Şu siyah bantları ne çok görür olduk! Keşke bütün dertler bir futbol topu olsa ve bir şutla auta atılsa...
Mücadele açısından hazırlık maçları standardının üzerinde bir ilk 45 izledik.
Çünkü herkes yazın Fransa’daki kadroda olmak istiyor.
Yeri garanti olan tek isim Fatih Terim! Pozisyon açısındansa fakir bir devre izledik.
Kenar ortaları yapıldığında ceza sahasında vuracak ay yıldızlı yoktu.
Oğuzhan-Arda merkezli pas oyununu ise gol vuruşu yapacak kıvama çok fazla getiremedik.
Ama biz de komşuya ikramda bulunmadık.
DEFANSİF TERBİYE PEKİYİ
MİLLİLER 2. devreye gol arzusunu daha çok dışa vurarak başladı.
Arda ve Tosun ile de yaklaştığı anlar oldu.
60’tan sonra iki takım da çok sayıda oyuncu değişikliğine gitti.
Terim, Tosun’u, gole ilk defa yaklaştığı vuruştan hemen sonra kenara aldı ve kalan dakikaları ‘tipik santrafor’suz oynamayı tercihe etti.
Takım özellikle son 10 dakika Yunanistan’ı ablukaya aldı ancak net bir vuruş üretemedi.
Dün akşamki takımın defansif terbiyesine diyecek söz yok.
Abartarak söylüyorum, hani kalecisiz de maça çıkılsa olurmuş.
Hücumda istenilen verimin sağlanmamış olması ise, ortada bir tehlike olduğu manasına gelmiyor.
Kronik bir sorun yok yani.
Golsüzlüğümüzde ‘2004 ayarları’na dönmek isteyen komşumuzun oyun anlayışı da etkili oldu.
Bir ‘puan alma maçı’ havasında cereyan eden müsabakayı kaybetmemek, yenilmezlik serisinin uzaması açısından önemliydi.
‘Yenemiyorsan yenilme’ mottosuna sahip Terim için de skor çok can sıkıcı değildir.
Bu maçlar, 2016 çekirdek kadrosunun alternatiflerini belirlemeye yarıyor.
Ahmet Çalık ve Yunus Mallı o kumaşa sahip iki aday...
Paylaş