Paylaş
Necip adeta, “Tamam, moral bozmak yok” diyordu, arkadaşlarına...
Çünkü, Beşiktaş bu sezon hiç bu kadar hırpalanmamıştı.
Oyuncuların ayaklarına sanki beton bağlıydı.
Yani stres yüklüydüler. Sosa, topu bir türlü arkadaşlarına aktaramıyor; defans top çıkarmakta zorluk yaşıyor; topu alan her oyuncu başını kaldırıp adam arıyor...
Tolga, bir çok geri pası şişirmek zorunda kalırken, kanatlarda da Quaresma ve Olcay, ‘misafir sanatçı’ rolü oynadı...
Hal böyle olunca Beşiktaş, bir türlü akışkan bir oyun oynayamadı.
Topu bilinçli olarak rakibe bırakmış olsa da atağa çıkmayı beceremedi.
Tribünleriyle birlikte sahadaki Galatasaray da bu sezonun en arzulu futbolunu ortaya koyarken Beşiktaş için ilk 45, bir an önce bitmesi gereken bir ızdıraba dönüştü.
Ligin en çok gol atan ekibi, kayda geçecek bir pozisyon bulamadan soyunma odasına giderken, gol yememesi büyük şanstı...
MAÇIN KIRILMA ANI
74. dakikada Sinan Gümüş’ün pasında Emre ile karşı karşıya kalan Tolga Zengin, sezonun en kritik kurtarışını yaptı.
SERİNKANLI OLUNCA...
İKİNCİ devre Beşiktaş’ın yüklenmesi kaçınılmazdı.
İlk yarı yüksek tempo yapan Galatasaray’ın da düşmesiyle, siyah beyazlılar sahaya daha iyi yayılarak ve topa hükmetmeye başlayarak, pozisyon üretmeye başladılar.
Özellikle Oğuzhan, skoru kabullenmeyerek sorumluluk aldı.
Gomez’in 3 puanı getiren golünün de mimarı zaten Oğuzhan’dı.
Sosa, bildiğimiz Sosa olsaydı, Beşiktaş maçı çok daha erken kopartabilirdi.
Yine de Beşiktaş, ikinci devre serinkanlı olmayı başararak, istediğini almasını bildi.
Güneş’in Tosun ve Töre’yi sahaya birlikte sürmesi de doğru bir hamleydi.
Beşiktaş, yıllar sonra deplasmanda bir derbi kazanarak, son iki maça 3 puan avantajını da koruyarak girmeyi başardı.
Açıkçası Güneş ufuktan doğdu...
MAÇIN ADAMI
Golde asist Cenk’in ama ben Oğuzhan’a yazıyorum.
Paylaş