Güneş enerjisiyle

İki taraf da en kestirme yoldan kaleye inmeyi düşündüğünden orta sahalar süzgeçti.

İlk 45’te maç, ‘güneş enerjili’ yeni stadın açılışı şerefine oynanır gibiydi.

Sanki kaybetmenin bir önemi yokmuşçasına defansif terbiye düşüktü.

Gençlerbirliği’nin katı oyunundan dert yanmış Şenol Güneş, iştahını kabartan bir rakip bulmanın mutluluğunu içinde yaşıyordu zira Antalyaspor, yeyiceğinden ziyade atacağını düşünür bir havada arkasında büyük boşluklar bırakarak oynadı.

Beşiktaş, İlker Yasin’in tarihi repliğine yaraşır şekilde ‘hem gol, hem penaltı’ iki gol attı.

Geçen hafta Oğuzhan, penaltı beklerken Quaresma, devam edip golü atmıştı.

Dün de Ersan penaltı beklerken Necip beklemedi. Bunlar iyi hasletler.

Lakin İsmail’in uzaklaştıracağım diye topu en olmayacak adam olan Eto’o’ya göndermesi de affedilmezdi.

Olcay, gol atarken de kaçırırken de insanı şaşırtıyor.

Gomez’e nasip olmayan pozisyonu bozuk para gibi harcadı.

Quaresma, her ne kadar ikinci golün yaratıcısı olsa da köşe vuruşlarını heba etmesi ve havaya girip yaptığı top kayıplarıyla imajını zedeledi.

RAKİPLERİ KISKANDIRIR

İkinci bölüme Kartal, sıkıntılı başladı.

Top yapmakta zorlanınca ileriyle gerinin bağlantısı zayıfladı.

Gomez, resmen imdada yetişti.

Asisti yapan Beck, dün Beşiktaş’taki zirve maçını oynadı.

3-1’den sonra Antalya’nın direnci kırıldı.

Dediğim gibi, Olcay insanı şaşırtıyor.

Kaçırdığına mı yanarsınız yoksa attığına şapka çıkarmak için sıraya mı girersiniz?

Beşiktaş, rakipleri kıskandıracak 5-1’lik galibiyetiyle derbi beraberliğine değer kattı.

Sosa bir yana, esas Töre’siz kazanmak da bu takım için önemli.

Rotasyonun artacağı bir döneme giriyoruz.

Beşiktaş, Güneş’in enerjisi almaya devam ederse liderlik devre arasına kadar sürdürülür.

Kerim’in daha fazla süre alması gerektiğini geçen hafta söylemiştim.

Beni dün teyid etti.

Antalya, yeni stadında güle güle otursun.

Enerji üreten çatısıyla konuşulan stat, keşke zeminiyle de aynı iltifatı alabilseydi.