Paylaş
Çarşı da Gezi’de yürüyordu; “Stat yaptırılmaz” endişesi büyüyordu... Kökeni ‘sosyal demokrat’ olan kültür bakanına göre stat kayarak Dolmabahçe Sarayı’nı denize düşerecekti; 6. Filo’nun döküldüğü kıyıdan! Dönemin spor bakanı da ayak diretiyordu. Camia içinden ise, “İnönü yıkılmasın, yenilensin” diyenler vardı. Ama kimse de “Ben yenilerim” diyerek, arzusunu harekete geçirmiyordu.
Ben de 3 yıl boyunca çok eleştirdim. Ama ‘yapılmaması’ değil, mümkün olan en kısa zamanda ve en iyi şekilde ‘yapılması’ için. İlan edilen fiyatı, zamanı ve malzemeyi takip etmeye çalıştım...
DENİZLERE ÇIKAR YİNE
Benim de gönlümden geçen ‘tribünleri deniz gören stadı’ isteyenler, sadece kulisle yetindi. Ne kongrede ne divanda ne de sokakta çıkıp “Ben öyle değil, böyle yaparım” diyen olmadı.
Bugün bile “Tüzüğe göre stadın adında Beşiktaş olmalı” diyerek, yargıya giden yok. Ama kuliste asıp kesen çok. Oysa Fulya Projesi’ni mahkemeye taşıyıp kazananların örneği var.
İşin aslı, yeni stada karşı çıkanlar bile gün saymıştır, bir an önce bitmesi için. Çünkü sözkonusu olan futbolsa ‘tutarlı’ olmak zordur. Yoksa, ‘Sevinmek için sevmedik’ diyenin aynı zamanda ‘O sene bu sene’ demesini nasıl izah ederiz ki...
Highbury’lerin, İnönü’lerin yıkılmasına “Hayır” derken, futbolun ilk endüstriyel hareketi olan televizyondan maç izlemeyi sürdürmek veya oradalarda yorumcu olmayı sindirdik. Değil mi ki endüstriyel futbol, televizyonun oyunu ‘göstermesi’yle başladı ve bugün de en büyük taşıyıcısı...
1065 gün boyunca her sabah internetten metre metre stadın yükselişini takip eden taraftarın, bu ‘modern’ yapıya da eskinin ruhunu vermesini beklemek en iyisi. Bir gün elbet yeniden, ‘denizlere çıkar statlar’...
AH ŞU AÇILIŞ TÖRENi
Protokol açılışı da çok tartışıldı. Stadın, taraftarsız açılışı bence siyasetin dert etmesi gereken bir konu.
Aynı zamanda bir işadamı olan Orman’dan neden bir ‘Che’ yaratılmak istendiğini de anlayamıyorum. Efsane Seba’nın siyasal iktidarlara kafa tuttuğu
söylenebilir mi? Özal’lı yıllar hatırımızda... Üç büyükler, genel olarak tarihleri boyunca, iktidarla dans ederek işlerini yürütmüştür.
Yönetimlerin tutumuyla renk aşkını tarif edersek, ortada ne aşk kalır, ne de meşk... Beşiktaş’a da ezeli rakiplerine de karakterini verecek olan taraftarıdır.
O yüzdendir ki zamanın ‘Saray takımı Beşiktaş’, yüzyıl içinde ‘halkın takımı’na evrilmiştir...
ŞUNLAR YAPILSA ‘ŞIK’ OLUR
Sadece Dolmabahçe’de o stadı yeniden yaptıkları için dahi başta Fikret Orman olmak üzere, Ahmet Nur Çebi, Umut Güner ve Deniz Atalay’a teşekkür edilmeli.
Yıkılan İnönü’yü yapan mimarların adı duvara yazılmıştı ve hâlâ o tabela durur. Bu stadın mimarı Bünyamin Derman’a da aynı kadir şinaslık yapılmalı. Hatta işçisinden mühendisine kadar, herkes yazılmalı.
Stat inşaatındaki kazada hayatını kaybeden işçi Şahin Aydın da unutulmasın.
AÇILIŞTAKi iKi KUSUR
İnönü kapanırken taraftar gaz yedi, Arena açılırken de. Yönetimin iki satırlık bir üzüntü bile belirtmemesi üzücüdür.
Protokol açılışında ikinci başkan Ahmet Nur Çebi’nin fotoğraf karesine girememesi de vefasız bir görüntüydü.
Paylaş