Paylaş
Belki de geçmedi! Mario Gomez’den söz ediyorum.
Beşiktaş, geçen sezon şampiyon olurken bile taraftar hep Gomez’in adını sayıkladı. Hürriyet Facebook’taki her yayında Beşiktaşlılar hep
“Gomez geri dönecek mi” diye sordu?
Oysa doğru soru şuydu:
“Gomez nasıl gitti?”
Beşiktaş’ta Alman Milli Takımı’na yeniden yükselen Gomez, nasıl olur da sadece 1 milyon Euro’ya Wolfsburg’a gitti?
Beşiktaş çıkıp Fiorentina’ya “Ben 1.5 milyon Euro veriyorum”, diyemez miydi? Derdi. Tabii gerçek rakam 1 milyon Euro ise!
Alman medyasına göre Gomez, Fiorentina’dan Wolfsburg’a 1 değil 7, hatta 9 milyon Euro’ya satıldı. Bu durumda Beşiktaş, Fiorentina ile olan anlaşmasından ötürü, bu paranın yüzde 50’sini; yani 3.5 ila 4.5 milyon Euro’sunu alacaktı. Fakat gösterilen ‘resmi’ sözleşmeye göre Beşiktaş’ı payı sadece 500 bin Euro oldu.
Ve Fiorentina da kendi defterlerine Gomez için 2.7 milyon Euro zarar yazmış!
Beşiktaş, Alman medyasındaki iddialar üzerine hukuki işlem başlattığını duyurdu. Geçen haftada da sürecin devam ettiğini bildirdi. UEFA kriterlerine uymak için kılı kırk yaran Beşiktaş, bu davayı sonuna kadar götürmeli, zira Gomez’in 1 milyona satılması eşyanın tabiatına aykırı.
Aksi halde Gomez’i 1 milyon Euro’ya Wolfsburg’a götüren herkesin heykeli dikilmeli! Ben bir kulüp yönetsem, bu transfere imza atanları transfer edip, transfer komitesine teslim ederim!
Gomez’in Beşiktaş’a transferinde baş rol oynayan isimlerden olan yönetici Erdal Torunoğulları da “Gomez elden nasıl kaçtı, kendisinin bir hatası var mı” sorularını yanıtlamalı.
MENAJER DİKTASI BAŞLADI
Gomez’in “Bu savunmaya Şampiyonlar Ligi’nde oynamam” demesi bana gidiş nedeni olarak inandırıcı gelmiyor. Onun da iradesini aşan bir durum söz konusu bence.
Bosman Kuralı ile futbolcular, kulüplerin kölesi olmaktan kurtuldu. Ancak bugün gelinen noktada da bir menajer esareti söz konusu.
Bir futbolcu ne kadar çok takım değiştirirse menajer veya diğer aracılar da o kadar çok para kazanacağından, artık günümüzde ‘bayrak futbolcu’ çıkması çok zor.
PORTO YALANMIŞ!
Bakın son yıllarda oyuncu satışıyla dünyaya örnek gösterilen Porto, UEFA denetimine girdi. Çünkü sattığı oyuncuların sadece yüzde 30’luk gelirine sahip olabilmiş. Gerisi hep menajerlerin veya bonservislere ortak başka kulüplerin cebine girmiş. (Bir oyuncuya birden fazla kulübün sahip olması da ayrı bir sorun.)
Futbol oyunu gün geçtikçe bir ‘menajer oyunu’na dönüşüyor!
‘İmza parası’ diye bir şey çıktı. Yıllık garanti ücretin dışında bir ‘başlık parası’ gibi imza parası alınıyor!
Bunun dışında bazı oyunculara verilen yıllık ücretleri görünce de “Bu oyuncuya bu kadar para nasıl verilir” diyorsunuz. Aslında oyuncuya ödenen o paranın da bir kısmı yine dolaylı olarak menajer ve aracıların cebine girdiği futbol dünyasına konuşulan iddialardan.
Futbol, devasa bir ulusalararası ekonomik organizasyon. Dolayısıyla denetimi uluslararası futbol dışı yapıların da alanına girmiş durumda. UEFA ve FIFA’ya FBI’ın yaptığı operasyonlar herkesin malumu...
Yerel federasyonlar, UEFA ve FIFA, kulüplere sadece ‘mali kriter cezası’ keseceklerine, transferleri de sıkı bir denetime almalı. Nasıl ki bir maça oynanan yüklü bahiste harekete geçilip o maç icabında programdan çıkarılıyorsa, mantığın almadığı transferler de bir şikâyete gerek duyulmaksızın araştırılmalı.
Yoksa futbolun kontrolü Mendes ve Raiola gibi menajerlerle onların yerel uzantılarının eline geçecek. Futbolcu da kulüp köleliğinden menajer köleliğine girecek. Gelinen noktada futbolcular da kulüpler de menajer diktasına karşı da korunmalıdır...
Paylaş