Paylaş
Hayır!
Galatasaray’ı Avrupa’dan Türkiye Futbol Federasyonu men etti!
Neden?
Çünkü, federasyon, Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı’nı doğru düzgün işletebilseydi, Galatasaray bugün Avrupa’dan men cezası almayabilecekti...
Zira federasyonun bu talimatı da tıpkı UEFA Finansal Fair Play Kriterleri gibi, kulüplerin bazı mali kriterlere uymasını emrediyor.
Ancak federasyon, bu talimatı adam akıllı uygulamadığından, kulüplere cezayı kesmek de UEFA’ya düşüyor.
Kulüpler, federasyonun kriterlerini yerine getirse yüzde 90 oranında UEFA kriterlerine de uyum sağlar hale gelir.
Fakat içeride bir şekilde taşıma suyla işler kitabına uydurulduğu için kulüplerin başı UEFA ile belaya geliyor.
Türkiye’nin temel hastalığı zaten ‘idare etmek’tir.
Federasyon, gücünü büyükten küçüğe doğru gösterir.
Yani gücünün yetmediği kulüplere iltimas geçer ama aşağılara doğru indikçe ceza vermekten pek sakınmaz.
Bu zihniyet değişmedikçe Avrupa’dan daha çok men cezası alınır.
ÖZERK DEĞİLSEN SÖZÜN DİNLENMEZ
Tabii federasyonun da büyüklere diş geçirebilmesi için kanundan aldığı ‘özerklik’ gücünü kullanabilmesi lazım.
Ne yazık ki hem futbolun finansmanını büyük ölçüde devletten sağladığı için, hem de mevcut delege yapısından dolayı, federasyon ‘aslan kaplan cesareti’ ortaya koyamıyor.
Başkan Yıldırım Demirören, geçenlerde çıkıp, “Merkez Hakem Kurulu (MHK) seçimle gelsin” dedi.
Ne olacak ki?
Siz de seçimle geldiğiniz ama bakın sözünüzü dinletemiyorsunuz.
Bir kişi, MHK başkanı olmak için ne yapacak?
Listesini yapıp büyük kulüplere gidecek ve “Beğendiniz mi” diye soracak.
O kulüpler de “Ben şunu istemiyorum, bunu istiyorum” diyecek.
Haliyle, kim büyüklerin gönlünü hoş tutacak bir liste yaparsa genel kurulda da o seçilecek!
Federasyon yönetimi, fiilen de özerkleşmez ve tabana yayılan; büyüklerin hegemonyasından kurtulmuş bir delege yapısıyla seçilmezse, hiç bir zaman futbolun gerçek bir yöneteni olamayacak.
BU BiR CEZA DEĞİL, KURTULUŞTUR
Peki UEFA, Galatasaray’ı gerçekten cezalandırdı mı? Buna da hayır!
Aslında UEFA, Galatasaray’a büyük bir iyilik yaptı.
Uzun vadeli bakıldığında bu fırsat kullanılırsa, UEFA reçetesi, bir kurtuluş reçetesine dönüşecektir.
Kulüp, UEFA sayesinde mali disipline kavuşacak.
1- Yapacağı her kuruş harcamada kılı kırk yaracak.
2-Kulüpte şişirilmiş olan personel kadrolarını tırpanlayacak.
3-Az parayla, mümkün olan en kaliteli oyuncuları bulup, almaya çalışacak.
4-Scout ekibinden işini hakkıyla yapmasını isteyecek.
5-Yüksek kontratlı oyuncuları satmaktan çekinmeyecek.
6-Gelirini artırmak için yeni kaynaklara kafa yoracak.
BORCA BATIRAN YÖNETİCİ SORUMLU OLSUN
UEFA, Beşiktaş ile de üç sezonluk bir anlaşma yaptı ve özünde şunu dedi:
Alacağından daha çok oyuncu satacaksın!
Bu anlaşma yapıldığından bu yana Beşiktaş transfer bütçesinde açık vermeyip artıya geçti.
Gelecek sezon alınacaklarla gideceklerin büyük kısmı da bugünden belirlenmiş durumda.
Yani aslında bizim yöneticilerimiz beceriksiz değil. Devlet ve federasyon, kanun ve talimatlarını işletip gereken denetimi yapmadığı için onlar da kulüpleri yönetirken şımarık davranıyor.
Bu noktada artık şu Kulüpler Yasası, harcamalardan doğrudan yöneticileri sorumlu tutacak şekilde, çıkmalıdır.
Buna karşı çıkan yöneticiler, “Efendim o zaman kulüp yönetecek yönetici bulunmaz” diyorlar.
Bulunur efendim, bulunur!
Niye bulunmasın ki?
Şöhreti reddetmezler...
Gelecek olan sadece ayağını yorganına göre uzatacak ve harcadığı paranın kendisinin olmadığını unutmayacak, o kadar.
Olmayan parayı harcamayıp; en kötü sürdürülebilir bir borç yapısıyla idare etmesini bilecek...
Sonuçta ya devlet ve TFF, yetkilerini kullanıp kulüpleri kurumsal bir davranışa kavuşturacak ya da bu iş UEFA eliyle olacak...
Paylaş