Paylaş
Bu sözler, eski Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat’a ait. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına (son dakika sürprizi olmazsa) nasıl aday olamadığını anlatıyor. Futbol düzeni bundan daha iyi özetlenemez.
Memlekette yapılan 7 Haziran genel seçimlerinin başat konusu ‘yüzde 10’luk baraj’dı. Seçim kampanyası boyunca HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı ve her iki durumun da olası sonuçları tartışıldı. HDP barajı aştı. 13 yıllık tek parti iktidarı sona erdi ve siyasette kartlar yeniden karıldı.
Ankara’da futbolun tepesi için bugün yapılacak seçimde de büyük bir ‘baraj’ engeli var. O yüzden TFF seçimi, esasen ‘tek seçenekli bir seçim’den ibaret. TFF seçimlerinde baraj tamı tamına yüzde 20! Bir kişinin aday olabilmesi için delegelerin yüzde 20’sinden imza toplaması gerekiyor.
Siyasi iktidar ve TFF’nin gücünü arkasına alan kişiye karşı ‘muhalif aday’ların baştan kaybettiği bir ‘seçim oyunu’ var ortada.
Günlerdir TFF’nin resmi sitesinde sadece mevcut başkan ve en güçlü adayın vaatlerini okuyabiliyoruz. Onun, 2. ve 3. lig kulüplerinin tesislerini yapma vaadi bile bir çok oya ipotek koymaya yeter.
Zaten TFF başkanları genel kuruldan önceki gece otelde seçilir! Çok aday olsa da, otelde sabaha kadar süren pazarlıklarda başkan olacak kişi bağıtlanır. Süper Lig’in dışındaki delegeler, kulüplerine maddi desteği garanti ettikleri anda, oylarını tahvil ederler...
KUPA iSTEYENLER BiLE
Kulüpler Birliği Vakfı, diğer adayların kim olduğu ve projelerine dahi bakmadan, görevdeki başkana destek açıkladı.
Gel de bu yapıdan ‘eşitlik ve adalet’ bekle!
Hoş bekleyenler ne yapıyor ki... Yıllardır ‘kupa’ isteyenler bile bugün kendisine o kupayı vermeyeni destekliyor. Kulüp başkanlığına ‘hesap sorma’ şiarıyla gelenler de keza aynı pozisyonda... Sezon boyunca TFF yönetimine güvenmediklerini defalarca söyleyenlerin bahsini ise, hiç etmeyelim...
1-Saltanatını Riva’ya taşıyan, ama milli takımı FIFA sıralamasında Yeşil Burun Adaları’ının önüne geçiremeyen bir yönetim...
2-Her hüsranı ‘yeniden yapılanma’ ile kamufle eden bir yönetim...
3-Passolig garabetiyle zaten bir avuç olan taraftarı da statlardan kaçırtan bir yönetim...
4-‘Futbolun ABC’si’ TV programıyla futbolda kalkınma hamlesi başlatan bir yönetim...
5-Kulüp Lisans Sistemi’ni işletmeyip kulüplerin UEFA tarafından Avrupa’dan men edilmesine neden olan bir yönetim...
6-Futbolcunun, hakemin ve antrenörlerin değil, ağırlıkla inşaatçıların, tüccarların, ihracatçıların vs seçtiği bir yönetim...
Maalesef bu düzeni koruyan yüzde 20’lik barajı yıkacak bir ‘sportif HDP’ yok!
GÜNEŞ’E LAF GEÇiREMEYiNCE
Umarım bir daha Beşiktaş’ta ‘futbolda yapılanma’ lafını duymam. ‘Ağabey’, ‘futbol direktörü’, ‘futbol şubesi’ falan derken, hiç bir dikiş tutmadı. Şimdi ‘tek patron Şenol Güneş’ modeline geçildi! Bu da bir ‘beyaz yalan’. Düşük profilli bir hoca gelseydi “Futbolu profesyonellere teslim ediyoruz” denilerek bir direktör atanırdı. Oysa sisteme inanıyorsanız, hocanız Güneş de, Terim de, Denizli de olsa değişmez. Büyük olan kulüptür, değil mi(!)
Paylaş