Çinliler  geliyor

Dört büyüklerin 2016 yılına ait 3. dönem finansal tablolarına (elimizdeki en son rakamlar bunlar) bakın. Hepsinin de borsadaki şirketlerinin özsermayesi negatif!

Beşiktaş, -543, F.Bahçe -517, G.Saray -606 ve Trabzonspor -228... Futbol ekonomisi üzerine yıllardır kafa patlatan Tuğrul Akşar’a göre bu rakamların anlamı şu: Teknik iflas!

Galatasaraylılar, Dursun Özbek’i beğenmiyor. Hatta bazen ayrımcılığa varan yakıştırmalar bile yapılıyor. Özbek’i beğenin ya da beğenmeyin, ama o ısrarla size acı gerçeği haykırıyor: Batıyoruz!

Kulübü finansal bataktan çıkaracak daha becerikli biri varsa, çıksın projelerini ortaya koysun. Ancak ben bugün Türkiye’de büyük kulüpleri borç batağından çıkarabilecek bir ‘para sihirbazı’ göremiyorum. Varsa, 2019’daki başkanlık sisteminde ekonomiden sorumlu bakan olarak da görev alsın!

17 YILDIR KUPA KUTLANIYOR!

Bu sözünü ettiğim negatif öz sermaye rakamları sadece borsa şirketlerine ait. Fakat kulüplerin genel vaziyeti daha da kötü. F.Bahçe’nin borcu 1 milyar, Beşiktaş ve G.Saray’ın 2 milyara dayanmış durumda. Faiz borçları bel büküyor.

UEFA ile yapılan anlaşmalar sadece futbol şubesinin harcamalarını disiplin etmeye yarıyor. Oysa kulüplerin her bir köşesinin kriterlere ihtiyacı var.

Türkiye’de kulüp borçlarının nasıl eritileceğine dair bir sempozyum düzenlenmeli ve kulüp yöneticileri de çıkıp reçetelerini anlatmalı. Aksi halde Çinliler geliyor!

Kulüplerin şampiyonluk aşkına birbiriyle girdikleri gerçekçi olmayan rekabetin artık boyut değiştirmesi lazım.

Beşiktaş’ın stat yaparken bile şampiyonluğa oynaması gerçekçi değil, çılgıncaydı. Ve işte maliyeti: 1 milyar 800 milyon liralık borç!

Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazanırken “Tesadüf” diyen Aziz Yıldırım’a kızmışlardı. Bugün kupanın 17. yıldönümünü kutluyorlar!

Halbuki defalarca Avrupa şampiyonluğu yaşamış Ajax, yıldönümleri kutlamak yerine, yepyeni bir takım yarattı. Yaş ortalaması 20-21 olan bir takımla, Beşiktaş’ın elendiği Lyon karşısında Avrupa Ligi’nde finale yürüyorlar.

Futbol devrimi budur. Bizim kulüpler daha bir tüzük maddesi değiştirmekte zorlanıyorlar.

POLAT VE SÜREN’E KULAK VERİN

Sahip oldukları bir çok mülkü zaten devletin şefkatiyle alan kulüplerin gelinen noktada bir kez de bu kapıya gitmesinden başka çare kalmadı.

Mevcut borçları yapılandırmadan veya yeni varlıklar edinmeden, bu külfetle yürümeleri zor.

Aksi halde eski Galatasaray başkanları Faruk Süren ve Adnan Polat’ın da dediği gibi, Çinlilerin veya Katarlıların satın alma tekliflerine boyun eğmek zorunda kalacaklar.

İlk başta kabul edilir gibi gelmiyor değil mi? Bir zamanlar kulüpler statlarının isimlerini de değiştirmeyeceklerini söylüyorlardı. Peki ne oldu? Ali Sami Yen de gitti, İnönü de Saraçoğlu da... Futbolun kutsalları, ‘endüstriyel oyu’na direnemiyor.

Böyle giderse, basketbolda, voleybolda isimlerin arkasına alınan sponsorlar, gün gelecek futbolda da eklenecek.

Unutmayın ki Katalan milliyetçiliğinin bayraktarı Barcelona bile, sonunda formasına reklam almak zorunda kaldı.

Galatasaray’ın eli 40 yıl boyunca Riva arazisini satmaya gitmedi. Her gündeme geldiğinde ‘daha kötü gün için’ denilerek, ertelendi. Ve o gün geldi geçti. Riva da satıldı, Florya’da...

Sözün özü, dört büyükler bu borç yükünden kurtulamazlarsa, yakın gelecekte Çinli başkanlara veya Katarlı şeyhlere anahtarları verebilirler...

BEŞİKTAŞ 29 BİNE OYNUYOR

AZİZ Yıldırım, “Lider bile 25 bine oynuyor” dedi. 28 haftalık seyirci ortalamalarına ulaştım. Tablo şu: Beşiktaş: 29.346, G.Saray: 21.825, F.Bahçe: 18.073, Konya:15.824, Trabzon: 17.779 G.Saray ve Konya’nın 1, Trabzon’un 2 maçı seyircisizdi. Beşiktaş’ın sattığı kombine 31 bin. G.Saray ve F.Bahçe’de derbiler olmasa, ortalama daha da düşüyor.