Bu maçı Çarşı kazanır

Tezahüratları muzipçe, sosyal kampanyaları duygusaldır. Misal, kışın ortasında çırılçıplak kaldılar Van depremzedeleriyle birlikte üşümek için...
Hal mecal, Çarşı’nın ‘darbe’cilikle suçlandığı dava da oldukça ‘matrak’tı. Dün zaten sanıkların kendilerine yönelik suçlamalara verdikleri cevapları okumuşsunuzdur. Akıllı bir senarist, buradan güzel bir film çıkartabilir!
‘Örgüt’ olmakla itham edilen Çarşı, 2008’de ‘Çarşı kendisine de karşı’ diyerek, fesih kararı almış ancak bunu becerememiş bir ‘yeteneksizler örgütü’ olmuştur(!) E çünkü bu Çarşı’nın öyle kağıda, bilgisayara yazılmış ne liderleri, ne de ‘şema’sı var. Sokakta ‘Beşiktaşlıyım’ diyenden çok ‘Çarşılıyım’ diyen bulursunuz. Hep söylenir, Çarşı bir örgüt değil ruhtur.
Üyelik giriş çıkışı ve karşılığında verilen bir ‘kod’ adı yoktur. Ha, lakaplar çoktur; ‘Optik’, ‘Deve’ ‘Sarı’, ‘Şevşek’...
Tamam, iddianameye bakalım ve hukuken de Çarşı’yı ‘yargılayılım’:

DAVADAKİ BEŞ BÜYÜK FAUL

1-ÇARŞI davasına bakan hakim, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için Şike Davası’nda ‘yeniden yargılama’ kararı veren Metin Tamirci. Hakim, sulh cezadan ağır cezaya ‘transfer’ oldu. Bazı kelimeleri, zapta geçerken ‘yanlış’ anlaması dikkat çekti.
2-Gezi öncesi taraftarlar hakkında açılmış iki ayrı soruşturmanın tapeleri de bu ‘darbe iddianamesi’ne sokulmuş! Üstelik, bu diğer dosya tapelerine dair daha önce ‘örgüt yoktur’ denilmesine rağmen!
3-Çarşı için yürütülen kovuşturmada İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Adem Meral, “Örgüt yok” dedikten iki hafta sonra bu kez emniyetten ‘Çarşı’nın örgüt şeması’nı talep ediyor.
4-Dava dosyasında sanıkların darbe için hangi araçları kullandığı somut delilleriyle ortaya konulmuş değil. Tek kaynak ‘telefon dinlemeleri’. Düşünün, yasal değişiklik sonrası telefon dinlemelerinin delil niteliğini kaybettiğini gerekçe gösterip, Aziz Yıldırım için yeniden yargılama kararı veren hakim Tamirci, şimdi sadece telefon dinlemeleriyle yargılama yapıyor.
5-Çarşı, Başbakanlık Ofisi’ni basmakla suçlanıyor fakat şikayetçi polisler söz konusu tarihte Beşiktaş’ta değil, Gezi Parkı’nda görevde.
Salı günü yaklaşık dokuz saat duruşma salonunda davayı takip ettim. Bir ‘önyargı’ olarak şunları söyleyebilirim: Çarşı hakkındaki darbe iddiaları her şeyden önce mahkeme heyetini de pek ikna etmiş görünmüyor. Sorgulamadaki tavırlarından bu izlenimi edindim. Zaten tutuklama kararı almadıkları gibi, var olan yurtdışı yasağını da kaldırdılar. Beşiktaş, Liverpool’da asla Çarşı’sız yürümeyecek!

HUKUKEN DE SİYASETEN DE ZOR

BU davanın hukuken fazla uzamasının ve bir ‘darbe örgütü’ bulmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim. Geriye siyaseten ne olacağı kalıyor. Siyasi iradenin de Çarşı Davası’nı bundan sonra destekleyeceğini zannetmiyorum. Kamu malına zarar ziyan vermekten ufak tefek cezalarla davanın iki üç celsede kapanacağını tahmin ediyorum. Elbette memleket siyasetinde bir günün bile çok uzun olduğunu ve sürekli değişen siyasal konjonktürün yanıltma payını saklı tutuyorum!
Son söz: Çarşı, bir gün beraat ettiğinde onların davasına bir tek yönetici bile, -en azından bir sanık kulübümüze iftira atabilir diyerek gözlemci sıfatıyla katılabilirlerdi- göndermeyen Beşiktaş yönetimi de vicdanlarda mahkum olacaktır!

SİYAH: Her hafta ‘Hangi statta oynayalım’ tartışması.

BEYAZ: Çarşı’ya değişik kesimlerden gelen destek.