Bir Gomez'i olsa, 3-1 kazanmıştı

Uzun bir aradan sonra maçın nasıl oynanması gerektiğine Beşiktaş karar verdi. Kendi karakterinden ziyade rakibin oyun karakterini düşünen bir planla çıktı.

Haberin Devamı

Şenol Güneş’e “Topu rakibe ver, geride kalabalık dur ve hızlı geçişle gol ara” planını yaptıran elbette İstanbul’da 4-2 kaybedilen maçtı. Dünkü maçın ilk devresine bakınca, “İstanbul’da fırtına gibi esen o Genk nerede” diyen çok kişi olmuştur. Genk esemedi çünkü Beşiktaş, kendi alanı kadar, kanatları da boş bırakmadı. Hücuma çıkarken de topu daha verimli kullanan Kartal, atağı sonlandıramayacağını anladığındaysa topu geriye oynadı. Güneş’in Genk stratejisi bir yerde Başakşehir’in kendisine karşı kullandığı stratejinin bir benzeriydi. Siyah beyazlılar öne geçince, topla ilişkisini de biraz daha artırdı.

DORUKHAN TERCİHİ

Güneş’in Dorukhan gibi bir taze kana ilk 11’de yer vermesini alkışlıyorum. ‘Şanslı çocuk’ Lens de ilk 11 başladı ama şanssız şekilde 12’de sakatlanıp çıktı. Yerine giren Pektemek, Quaresma’ya gol asisti yaparken, kendisi de penaltı gibi bir pozisyonu harcadı. Ama Pektemek’in santral görevini fena yapmadığını düşünüyorum.

Haberin Devamı

Güneş, taraftarın topun ağzına koyduğu Oğuzhan’ı da kanat germeye devam ediyor. Eski çizgisinden hâlâ çok uzak olsa da dün golde atak başlatıcı olurken, Pektemek’i de golle burun buruna getiren isimdi. 2. devre Genk, ihtirasını artırdı ama pozisyon bulamıyordu. Aksine 2. gole yaklaşan Beşiktaş’tı. Özellikle Babel’in kafa vuruşu, maçı Beşiktaş adına tescilleyebilirdi. Tartıya konulduğunda net pozisyon üstünlüğü Beşiktaş’ındı ki Genk, golü uzaktan bir şutla buldu.

Beşiktaş’ın bu sezon neden istikarsız olduğunun fotoğrafıdır bu: Güneş, sırayla denediği ama iki hafta üst üste verim alamadığı 3 golcüsünü de dün kulübede oturtarak maça başladı. Sanırsın ‘Millet Kıraathanesi’! Üçünün de şu fotoğrafa birlikte bakıp utanması ve “Yahu bari birimiz ilk 11’de başlayacak vaziyette olsaydı” demesi lazım.

Bir Gomezi olsa, 3-1 kazanmıştı

'KIRAATHANE GİBİ'

Beşiktaş’ın bu sezon neden istikrarsız olduğunun fotoğrafıdır bu: Güneş, sırayla denediği ama iki hafta üst üste verim alamadığı 3 golcüsünü de dün kulübede oturtarak maça başladı. Sanırsın kulübe, kıraathane! Üçünün de şu fotoğrafa birlikte bakıp utanması ve “Bari birimiz ilk 11’de başlayacak vaziyette olsaydı” demesi lazım. Bari kulübede kitap filan okuyun!

LJAJIC İLE HALA KAN UYUŞMADI

Genk’e ceza alanı içinde hiç fırsat vermeyen Beşiktaş, buna mukabil rakibine çok şut şansı verdi (16) ve onlardan biri gol oldu, biri de az daha oluyordu. Güneş, 73’te Ljajic’i oyuna alırken, topa biraz daha hükmetmeyi istedi. Ancak takım, Ljajic ile ile kan uyumunu henüz sağlanmış değil. Güneş’in Oğuzhan’ı korumaya aldığını söyledim fakat bu 89 dakikada sahada tutması anlamına gelmemeliydi.

Haberin Devamı

2. devre Oğuzhan, ‘hayalet’ oldu. Sanırım Güneş de onu sahada göremediği için değiştirmekte gecikti(!) 4 Avrupa Ligi maçı içerisinde dünkü maç, Beşiktaş’ın en derli toplu ve istekli olduğu 90 dakikaydı. Quaresma’nın bile ateşli bir şekilde kaybettiği topun peşinden koştuğu bir maç... Güneş, Genk deplasmanındaki oyun disiplini ve arzusunu lige uyarlayabilirse iyimser olunabilir. Ama elbette tüm iyimserlik golcü duvarına çarpıyor. Dün grup lideri olmasını önleyen de fırsatları gole çevirecek ‘net golcü’nün olmayışıydı. Misal, bir Gomez olsa maç 3-1 biterdi.

Yazarın Tüm Yazıları