Beşiktaş Bayern’i eler

Bu oyun hâlâ daha istatistikleri ters yüz edebildiği ve sonucu tam olarak kestirilemediği için izleniyor.

Son dönemlerde futbolu sadece istatistiki verilerle okur hale geldik: Hepimiz ‘asist’, ‘gol’ ve ‘başarılı pas yüzdesi’ ile kafayı bozmuş durumdayız. Oysa istatistiki veriler ancak doğru yorumlandığında size ‘bilgi’ oluşturur.

Mesela istatistiklere göre Quaresma son 14 deplasman maçında skora doğrudan katkı yapmamış. Ne golü var ne de asisti. O halde Quaresma ölmeli(!)

Peki son Kayserispor maçına bakalım. Ricardo Quaresma ne yapmış? Oğuzhan Özyakup’a ‘al da at’ diye bir pas vermiş. Oğuzhan ne yapmış? Penaltı gibi bir pozisyonda topu auta atmış.

Golü atsa, Quaresma’nın da başarı hanesine bir ‘asist’ eklenecekti. Ama Oğuzhan’ın beceriksizliği Quaresma’nın yarım gol sayılabilecek pasını istatistik olarak kıymetsizleştiriyor! Bu gerçeği veren bir görüntü değil ama..

İSTATİSTİKLER YALAN SÖYLER!

- Gelelim Beşiktaş ve Bayern’in Şampiyonlar Ligi’ndeki temel istatistiklerine:

1-Beşiktaş, kura öncesi muhtemel 7 rakibi içinde en az koşan takımdı. 

2-Kendisi 624.5 km koşarken, bugün rakibi olan Bayern’in yaptığı km 666.2.

3-Siyah beyazlılar toplam 2608 pas ve yüzde 78 başarı oranı yakalamışken Bayern, yüzde 88’li başarı yüzdesiyle 3873 pas yapmış.

4-Kartal’ın 52 şut girişimine karşın Alman ekibi 109 girişimde bulunmuş.

5-Beşiktaş, 6 maçta 215 atak yaparken Bayern’in 403 atağı var.

Bu istatistiklere göre Beşiktaş, maça hiç çıkmasın(!) Fakat madalyonun bir de diğer yüzü var. Verimlilik! Bayern, ezici üstünlüğüne karşın 13 gol ve 15 puan üretirken Beşiktaş da 11 gol ve 14 puan üretmiş. Sonuç bakımında arada ‘dağlar kadar fark’ yok. Gol atma biçimi çok önemlidir. Alman temsilcisi için kilit nokta ceza sahası. 1’i penaltıdan olmak kaydıyla 13 golün tamamını ceza alanın içinden atmışlar. Ve bu gollerin 5’i de kafayla.

CEZA SAHASINA ÇOK SOKMAMALI
Buna karşın Beşiktaş’ın 11 golünün 2’si penaltıdan olmak üzere, 9’u ceza sahası içinde. 2 gol de ceza sahası dışında kaydedildi. Kartal’ın kafa golü sayısı 2...
Beşiktaş için tur anahtarı bu olsa gerek. Bayern’i ceza sahasına mümkün mertebe az sokacak. Bunu yaparken tüm konsantrasyonunu da Lewandowski’ye vermeyecek.
Gruplarda 3 gol atan Lewondowski kadar sağ bek Kimmich’i ve sol açık Coman’ı da gözden asla kaçırmayacak.
Kimmich, 2 gol ve 2 asistle oynadı. (Ki bu oyuncunun ligdeki asist sayısı da 6) Coman da Devler Ligi’nde 1 gol ve 3 asistle oynadı. Bu iki oyuncu hücumu en çok besleyen isimlerin başında geliyor.
Turun akıbeti bence Almanya’daki ilk maçta belirlenecek. Beşiktaş, İstanbul’a eleme ihtimaliyle dönerse Vodafone Arena’da atmosferin de yardımıyla şansını artırabilir.
Nihayetinde Beşiktaş elense de kimse fazla söz edemez ancak daha maçlar oynanmadan bazı çevrelerin ortaya koyduğu 80’lerden kalma ezikliği de anlamak mümkün değil. Gruptan rekorlar kırarak, yenilgisiz çıkan kendi ülkesinin takımına saygı duymayı bilmeyen çevreleri, eziklikleriyle baş başa bırakmaktan başka yapacak bir şey yok.
Defelarca ‘lokum gibi kura’lara elendiğimizi ne çabuk unuttu bu memleket! Kaldı ki Basel çıksaydı ve Beşiktaş eleseydi bunu da beğenmeyeceklerdi.
Duygusallığı mantıkla dengeleyecek bir Beşiktaş, pekala Bayern’i de eleyebilir...
Son olarak Şenol Güneş’in Şampiyonlar Ligi’ne özel olarak motive olduğunu görebiliyorum. Bu ligde tarihi bir başarı için Süper Ligi bile gözardığı ettiği de aşikâr..

GÜNEŞ’İN KAPALI FOBİSİ!

BEŞİKTAŞ, kapanan takımları açamıyor. G.Saray derbisinde de bu sıkıntı vardı ama Muslera’nın hatası, G.Saray’ın stratejisini değiştirdi. 3-0 da bu yüzden geldi. Güneş’in takımı 10 kişi kalan Kayseri’yi açamadı. Çünkü Cenk, eskisi gibi stoperlerin arasında kayboldu. Daha da önemlisi siyah beyazlı oyuncular hareketsiz ve topsuz oyunu unuttu. Oyuncular boş alana koşmak yerine sabit bekler oldu. Mesele tek tek oyuncudan ziyade genel oyun mantalitesinde.