Paylaş
Bilic, haklı mı değil mi ayrı mesele ancak onun benzetmesini esasen memleket futbol ortamının tamamı için kullanabiliriz.
Haftayı kazançlı kapatmak için herkes silahını ilk çeken olmak için davranıyor. Sezon sonunda bilmem kaçıncı yıldıza göz diken kovboylar, şerifin göğsündeki yıldızı ise hiç takmıyorlar. Kanun yok. Erken kalkan "Kanun benim" diyor. Kulüp resmi siteleri "Aranıyor" tadındaki "Kamuoyuna Duyuru"lardan geçilmiyor. Şerif ise ancak merkeze 'hak mahrumiyeti' cezası için telgraf çekip, zevahiri kurtarmakla yetiniyor.
'ADİL YÖNET' DEMEK DE BASKIDIR
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun Fenerbahçe-Trabzonspor maçının hakemi Bülent Yıldırım'ı müsabaka öncesi araması "Burası Türkiye" diye klişeleşen 'şaşırmama eşiği'ni de aşan bir durumdur. Hacıosmanoğlu, "Pardon hocam, yanlış oldu" deyip telefonu kapatsa bile, kabul edilemez. Ne var ki TFF ve MHK, bunu da normal görmüş ki açıklama gereği duymadı. Aslında "Aman kimse duymasın" diyerek kulaklarının üstüne yattılar. Kim bilir daha neler saklanıyor, neler...
Hacıosmanoğlu ise, yaptığının normal olduğunu düşündüğü için hakemi aradığını kendisi açıklamakta da beis görmüyor.
Kim ne derse desin, bir başkanın maç öncesi bir hakemi araması ister istemez bir baskıdır. "Maçı adil yönet" dese dahi, bu da en azından psikolojik bir baskıya yol açar. Ve Hacıosmanoğlu, şaşkınlık içindeki bizlere şaşırarak, "Kim aramıyor ki" diyor! "Oyun bitti dağılabiliriz" demekten başka söze ne hacet!
Evet, futbol ortamımız tam bir 'Vahşi Batı'! Ağzını her açan ötekine 'gider' yapıyor. Tüm bunların sebebi de 'Bir avuç dolar' için. Teşbihte hata olmaz derler fakat bu teşbihte hata var! Kavganın sebebi bir avuç değil, çuvallarca dolar için! Zira 'dört silahşörler' borç içinde yüzüyor. Oyunu ticarileştirdikçe borçları yükseldi. Onca yayın, forma ve sponsor geliri yetmez oldu. Her musibetin tek sorumlusu gösterilen taraftarı eve kapatıp, 'decoder müşterisi' yaptılar. Düşünün Passolig aldığı halde hiç maça gitmeyenler de 7. sırada Passolig sistemini neden olarak gösteriyor. Ve firma '7. sırada' olduğu için seviniyor! Pardon da anket 'hiç Passolig almayanlar' arasında değil, 'alanlar' arasında yaplıyor ve alan bile sizden şikayetçi!
PEKİ KOMANÇİLERİN HAKKI?
İşte sorun tam da bu. Futbolun bileşenleri hep 'üç maymun'u oynuyor. Çünkü gerçekten adalet dağıtma güçleri olmadığından açılan telefonu da "Alooo, aloooo, sesinizi alamıyorum" ayağına yatarak bertaraf etmeye çalışıyorlar.
Disiplin cezalarıyla daha ne kadar yol alınacak? Hakem Yıldırım, maçta fahiş bir hata yapmadığı için olayın vehameti sümen altı edildi. Zaten bu topraklar hatice yerine sadece netice ile ilgilendiği için kaybetmiyor mu?
Terk edilmiş bir Teksas kasabasına döndü lig. Adalet olmadığından eline güvenen adaleti kendi sağlamaya soyunuyor.
Kovboy filmlerinde kısa vadede en hızlı olanın hayatta kaldığını, lakin uzun vadede 'Birleşik Devletler Ordusu'nun gelip nizamı ele geçirdiğini gördük. Bizde de özerkliği kağıt üstünde kalan futbol, fiilen de devlet eline geçerse şaşırmayalım!
İyisi mi 'Komançi'lerinin hakkını da gözeten bir futbol düzeni için tüm 'kovboy'ların silah bırakıp şapkalarını önlerine koymalarıdır. Yoksa böyle telefonla falan aradığınız adalete ulaşamazsınız!
Paylaş