Paylaş
Ancak yine de her şeye rağmen memleket futbolu için başarılı olması istenilen bir girişimdi.
Özen, Tamer Kıran’ın projesinin bir parçasıydı. Kıran, korumalarının stattaki taraftar coplama olayından ötürü istifa edince Özen, en büyük destekçisinden mahrum olarak kolları sıvadı. Bugüne kadar da başkan Orman’ın mecburen siperiyle devam etti. Dün o da pes etti Evet, ilk günden beri Ümraniye başta olmak üzere camiada sevilmeyen biri oldu Özen. Çünkü o ‘yabancı’ydı. Özen kim ki(!) Onca efsane futbolcu dururken futbol direktörlüğüne Özen’in getirilmesi kulis kazanlarının altını harladı. Onun mesafeli mizacı da bu ‘ilişkisizlik’ halini besledi. ‘Düzen’i değiştirmek adına kulübü takip eden bir çok muhabirle arasına set örmesi de aleyhine bir durum yarattı. İçeriden reformlarına destek bulamadığı için hamleleri bumeranga dönüştü.
‘YETKİSİZ YETKİLİ’ NİYE BIRAKMIYOR
TECRÜBESİZLİĞİ, stat problemi, yönetimdeki bölünmüşlük, Sezer ve Toraman affına karşı çıkması, parasızlık vs. de futbol direktörünün önündeki handikaplardı. Futbol şubesinin başına Ahmet Nur Çebi’nin getirilmesiyle Özen, ‘Yetkisiz yetkili’ oldu. Bu işi kerhen sürdürmeye başladı. İyi de Özen, düne kadar neden istifa etmedi? Aslında sezon bitiminde istifasını verdi ancak kabul edilmedi. Peki yönetim gereken desteği vermediği halde neden Özen’i göndermedi? Başlıca nedeni taraftar tepkisiydi. Demirören sonrası büyük bir destekle işbaşı yapan bu yönetime, yeni stat inşaatına rağmen, destek her geçen gün düştü. Bunda hem Gezi süreci hem de Passolig’in payı var. Büyük promosyonlara karşın kombine satışının düşük olması sadece yıldız transfer eksikliğiyle açıklanamaz. Hasılı taraftar mevcut durumda en azından Özen’in söylemini çok beğeniyordu. Bir de eyleme dökebilseydi zaten Özen de efsane olurdu.
NEDEN ‘ARŞİVLİK HAYATIM YOK’ DEDİ
EVET doğru soru şudur: “Yönetim, o istifa etmeden önce Önder Özen’i neden görevden almadı?” Almanya kampında Özen’in “Arşivlik bir hayatım yok” sözünü ben çok ‘manidar’ buldum. Özen, ‘arşiv’ kelimesini ‘afili’ olsun diye mi kullandı yoksa bir mesaj mı vermişti?
Son yaşanan Yalçın Ayhan olayı Özen’in itibarsızlaştırılması hamlesiydi ve bardağı taşıran son damlaydı. Fakat bu tür hareketler daha çok baki olan Beşiktaş’ın itibarını zedeler.
25 Haziran’da kulübün Özen ile ya yollarını ayırmasını ya da adam akıllı tam yetkili yola devam etmesi gerektiğini yazmıştım. Aksi halde bu ilişkinin ‘3. sayfa’lara düşmesinden endişe ettiğimi söylemiştim. 3. sayfa derken spor sayfalarını kast etmediği mi de belirtmek isterim! Özen’in istifa sonrası “Spekülasyon yapılmasını istemiyorum Beşiktaş’a benim gösterdiğim hassasiyeti herkesten bekliyorum” açıklaması da bu çerçevede anlamlı. Sessizlik yemini öneriyor!
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, ‘terleyen cumhurbaşkanı’ tavrını takınmayıp dayatılanı imzaladı. “Bu düzen değişmeyecek” dese de ‘Ağabeylik Düzeni’ne teslim oldu. Orman’ın, Özen daha kulüp eşiğinden adımını dışarı atmamışken Sezer ve Toraman affından söz etmesi de bunun işareti. Ha bu modele inanıyorsanız o zaman lütfen bunda ısrar edin ama inanmadığınız ‘kurumsallaşma’larla falan boşuna kulübün vaktini harcamayın...
CÜNEYT ÇAKIR VE EKİBİ ÖDÜLLENDİRİLSİN
GÖNÜL isterdi ki böyle bir Dünya Kupası’nın ardından birkaç kelam edelim. Ancak Beşiktaş’taki gelişmeleri de es geçmek olmazdı. Yine de Cüneyt Çakır’dan bahsetmemek olmaz.
Turnuvanın tek profesyonel olmayan hakemi olarak çok iyi performans gösterdi. Dünyanın gözünün üstünde olduğu bir organizasyondan alnının akıyla çıktı. Türkiye’nin tanıtımına da büyük katkı sağladı.
ONORE EDİLMELİ
Peki şimdi Başbakanlık ya da Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cüneyt Çakır ve ekibini ödüllendirse ne güzel olmaz mı? Dünya Kupası’nda yönettiği her bir maçını en az 2 milyar insanın izlediği Cüneyt Hoca onore edilir hem de arkadan gelecek hakemler için iyi bir motivasyon kaynağı olur.
SİYAH: Yalçın Ayhan’a asırlık kulübün reva gördüğü muamele.
BEYAZ: Basketbol takımında gerçekleştirilen transferler.
Paylaş