Paylaş
Ligin zirvesinde takımların karşılıklı ikramlarını izlediğimiz süreçte Galatasaray için olmazsa olmaz veya ‘olmazsa bu iş olmayacak’ maçıydı. Puanları döke saça ilerleyen, oyun kalitesi açısından gerileyen, umut vermeyen Galatasaray, İstanbul’un dinamik ve etkili ekiplerinden Karagümrük karşısında bir umut ışığı peşindeydi.
Maça bu umut ışığının peşinde koşan, kararlı, hedefine odaklanmış, canını dişine takmış bir takımın çıktığını söylemek ise pek mümkün değildi.
HANTAL ORTA SAHA
Kâğıt üzerinde bile verimsiz duran Etebo-Emre Akbaba-Fernandes-Oğulcan bloğu Karagümrük savunmasını zorlayacak, açacak, gardını düşürecek hamleler hazırlamak konusunda etkisiz kaldı.
Bu manzaraya yaklaşık 70 dakika neden seyirci kalındığını, bu etkisiz yapıya işlev kazandıracak hamlelerin neden daha erken yapılmadığını sanırım sadece merak ettiğimizle kalacağız.
İlk yarıda topla oynama konusunda rakibin gerisinde kalan, kanatları işlevsiz, orta sahası hantal Galatasaray da, kontrollü ve derli toplu oynayarak rakibini avlamaya çalışan Karagümrük de pozisyonlar çıkardı, en azından kaleyi buldular fakat başarılı iki kaleciyi geçemediler.
ÇiFTE STANDARTLI HAKEM
İkinci yarıda oyunu rakip sahaya yığmak konusunda ‘azıcık’ daha kararlı, ancak Babel dışında hücum organizasyonlarını elektriklendiremeyen bir Galatasaray vardı. Bu oyunun en büyük başarısı, yediği gole anında karşılık vermek oldu dersek yeridir.
Hakem Ali Palabıyık’ın titrek, kötü, çifte standartlı maç yönetimini vesaireyi bahane saymak Galatasaray’ı iyi oynamadığı, iyi hazırlanamadığı, maçlara konsantre olamadığı gibi gerçeklerle yüzleşmekten geri bırakabilir. Ligin zirvesindeki yarışta kalabilmek için belki de son şansını heba etmiş oldu Galatasaray.
Maçın sonuna eklenen 8 dakikayı gol arayarak değil, gol yememek için çabalayarak geçirmesinden başlayarak durumunu ciddi ciddi gözden geçirmesi gerekiyor.
10.000 TL'ye varan "Hoş geldin bonusu" sadece Misli.com'da! Hemen üye ol...
Paylaş