Paylaş
Biz TRT spikerleri, TV’de Lineker, Papen, Scifo, Maradona, Rummenigge, Socrates derken, bir buruk kompleks içinde Türk takımları ve Türk isimlerinin parlayacağı finalleri düşlerdik. Dün ülkeden gelen belki binlerce Türk, Şampiyonlar Ligi finalinde Arda’yı görme, içimizdeki ezikliği başarılı performansıyla hafifletme niyetindeydi. Olmadı. Arda’nın sakatlığı sadece onun değil, ülke insanının da beklentilerine set çekecekken, kenarda Cüneyt Çakır’ı gördük. Final listesinde Türk olarak 4. hakem olsa da adı vardı.
Ama Arda, sahada olmasa da, onun arkadaşları Arda kadar ve onun için çarpıştı adeta... Atletico bir takımdı. Yıldızı yoktu. Grup halinde iyi oynayan, psikolojik motivasyonu tavan yapmış Atletico karşısında Real Madrid’in yıldızları ne yapacaktı? Ronaldo, Di Maria, Bale, Benzema ne kadar alan bulacaktı?
Risk aldılar ve kazandılar
30 yıldır bu tür maçları oynayan ve oynatan tecrübeli Ancelotti yanında ilk kez Şampiyonlar Ligi finali oynayan Simeone ne yapacaktı? 40 yıl sonra finale çıkan Atletico Madrid, 13 final oynayan hemşehrisine hangi duygularla cevap verecekti? İlk yarı gördük ki, Bale’in kaçırdığı pozisyon dışında, Casillas’ın hatasından Godin’in attığı kafa golü vardı.
İkinci devrede de Atletico Madrid rakibin 1 olduğu yerde, 2 kişiydi. Real Madrid, tüm riskleri alıp baskıyı artırdı. Ve son 30 dakikada Coentrao, Khedira, Benzema gibi oyuncuları çıkartıp taze kuvvetlerle oyuna ağırlığını koydu. Atletico ‘Şampiyon oldum’ derken yıkıldı. Arda yıkıldı, Arda’yı sevenler yıkıldı.
Ama futbol böyle bir oyundu işte... Uzatma dakikalarında bitime 10 dakika kala Bale, uçarak kafa vurup skoru 2-1’e getirirken ve de bitime 3 dakika kala moralman yıkılmış Atletico önünde Marcelo üçüncü golü atarken, aslında futbolun tarihi de tekrar yazılıyordu. Futbolda son düdük çalmadan hiçbir şey bitmez. Aslında Atletico 90+3’teki beraberlik golüyle kaybetti. Ancelotti’nin tecrübesi, ilk defa Devler Ligi finaline gelmiş Simeone ve Atletico için dersti.
Paylaş