Paylaş
Beşiktaş kazandı ama yorgun, özgüveni eksik ve fizik ve taktik olarak hazır değildi.
OMURGA SAKAT
TAKIM omurgasının 4 temel halkasından sadece kalede Tolga sağlamken, defansta Ersan, ortada Veli, hücumda Demba Ba yokken ne düşünce ile 4-1-4-1 varyasyonu ile başladı maça Bilic? Neden Veli’nin yokluğunda Atiba’nın yanında Necip’e yer vermedi? Sağ bekte, stoperde olmayanları ‘olan’ yapan Necip, en iyi oynadığı bölgede Veli’nin yerinde neden ‘olan’ olamadı anlamadım gitti. Oğuzhan, Sosa’nın gelişiyle ilk 11’deki yerini kaybetti. Dün de sahada nerede duracağını ne yapacağını bilemedi. Golü attığı ana kadar yüzde 30 kapasiteyle oynarken, hazırladığı ve bitirdiği golün sonrasında oyundan çıkarılması doğru bir karardı. Gol sonrası Gaziantep beraberlik için riskleri alınca, Beşiktaş kontrada geniş alanlar bulmaya başladı. Karcemarskas, 68’de Cenk’in, 72’de Kerim’in vuruşlarında başarılıydı. Son 15 dakikada Olcay’ın yerine Necip’i oyuna alan Bilic’in hesabı, çoğu maçın sonlarında yaşadığı, kendi kalesindeki büyük sıkıntıyı bu maçta yaşamamak ve 3 puanı almaktı.
ÇEKİRDEK KADRO AMA...
BEŞİKTAŞ’ın yedekler sırasında Emre, Furkan, Ümit, Tugay gibi 18-21 yaş arası gençleri görmek mi güzel yoksa şampiyonluk yarışının nefes nefese sürdüğü ortamda kiraya verilen Holosko, Eneramo, Ömer Şişmanoğlu ve Muhammed gibi isimleri mi? Bilic, 43 kişilik kadroyu 20 kişilik çekirdek ekibe düşürmede kendince haklı olabilir. Ama Ba, Pektemek, Sivok, Ersan, Oğuzhan gibi çok sık sakatlanan oyuncularının varlığında ya bu gençleri forma vererek hazır hale getirecek ya da uzun maratonda ciddi sıkıntılar hissedecek.
ATINÇ ARTIK STOPER
TOTTENHAM maçının ikinci yarısında oyuna giren ve güven veren Atınç dün de başarılıydı. Sakatlıklarının sıklığı ve sürekliliği nedeniyle Sivok ve Ersan’ın yerine Bilic, artık Atınç’ı ciddi şekilde düşünmeli. Üst üste 5’te 5 yapmak hiç kuşku yokki büyük başarı. Ama önce Demba Ba’nın ve ardından Veli’nin bir an önce sahalara dönmesi şart. Ve Bilic’in de var olduğunu söylediği özgüvenini tekrar kazanması...
GÖKHAN TÖRE
OĞUZHAN Arsenal, Gökhan Töre Chelsea altyapısında oynuyordu. “Hangisi daha iyi” dedim Londra’da yaşayan ve ikisini de iyi izleyen bir dostuma. “Kesinlikle Oğuzhan çünkü Töre’nin kişilik sorunları var” dedi. Milli takım arkadaşının odasını basıp, ağzına silah dayayan ekipte olması, İstanbul’da bir gece kulübünde bir kurşun sıyrığı ile son anda kurtulması ve dün topsuz alanda meslektaşı Şenol Can’ın kaburgalarını dirsek darbesiyle dağıtma arzusunu gördükçe, Beşiktaş yönetimi ve ‘Onu kazanmak istiyorum’ diyen Milli Takım Teknik Direktörü Terim daha ne kadar seyirci kalacak bu futbolu iyi, kişiliği ezik futbolcuya?
VE HAKEMLER
SEVGİLİ Zekeriya’nın salı günleri hakemler üstüne yaptığı değerlendirmeyi artık izlemiyorum çünkü ne diyeceğini biliyorum. Türkiye’de kulüp yöneticilerinin hakemler üzerine yaptığı baskının bir benzerini de MHK Başkanı Alp yapmaya başladı. Tam 4. hakemin önünde, yan hakemin 30 derece çaprazında ve Çağatay Şahan’ın 5 metre ötesinde Gökhan’ın dirseğine tam 6 göz kapalı kalıyor. Olmaz. Kimse ‘Görmediler’ diyemez. Çünkü görevleri görmek. Hakemlik göz işi, nefes işi olduğu kadar cesaret işi yürek işi...
Sonuçta Beşiktaş özellikle ilk yarıda sahanın en kötülerinden Oğuzhan’ın golüyle 3 puanı aldı ve liderliğini sürdürdü. Dünkü futbol ve kadro yapısı Beşiktaş’a ilk yarı liderliğini getirebilir ama 31 Mayıs’taki şampiyonluğu zor gösterir.
Paylaş