Paylaş
Benjamin Franklin “Cesareti olmayan adam keskin kenarı olmayan bıçağa benzer” der.
Tabii ki ligin en sonunda yer alan zayıf Eskişehir önünde bu cesur hamleyi yapmak bir tteknik direktör için çok zor olmasa gerek.
Geri dörtlüde Balta, Chedjou, Carol orta sahada Sneijder ve Bilal ve önde Umut’suz sahaya çıkan Galatasaray maça büyük bir iştah ile başladı.
Cem Karaca ve Emre gibi formaya aç isimlerin müthiş tempolarıyla, Selçuk’un şefliğinde ve sürekli öne çıkan iki bek Sabri ve Olcan’ın deparlarıyla ve de hareketli iki kenar adamı Podolski ve Yasin ile maçı ilk 15 dakikada kopardı Galatasaray.
9. dakikada aynı İzlanya’ya attığı muhteşem frikik golünü bir kez daha attı Selçuk.
41’de Emre’nin mükemmel ortasında Burak kafayla skoru 2-0’a getirinceye kadar Galatasaray’da Podolski’nin direkten dönen ve altı pastan dışarıya attığı iki net gol pozisyonu vardı.
LÖW YARAMIŞ
45 artı 2’de penaltıya benzemeyen bir penaltı kararı sonrasında Burak kendisinin 2. takımının 3. golünü attı.
İkinci yarı Akaminko gibi tecrübeli bir stoperi ve Emre Güral gibi gole yakın, hareketli bir orta saha elemanını oyuna sokan İsmail Kartal’ın Eskişehir’i biraz daha derli toplu futbol sergiledi.
Dünya futbolunun gelmiş en büyük teknik direktörlerinden Helenio Herrera’nin ana felsefesi ‘Az pas ve büyük hızla gole gitmekti’ Eskişehir’in bunu yapacak bir kadro yapısı yoktu.
Ama Galatasaray, Eskişehir’in ikinci yarıda üstüne gelidği anlarda bu tür bir konrtra oyunu deneyebilirdi.
Löw tribünde oludğu için mi bilinmez ama Podolski Fenerbahçe mazından çok daha hareketli ve etkiliydi. İki topu direkten döndü. Müthiş vuruşlar yaptı.
Son 8 maçında 6 galibiyet ve 2 beraberlik alan G.Saray’da Hamzaoğlu dünkü riskli rotasyonu kendi oyuncularına güvenerek mi yaptı, yoksa son 3 yılda futbolcu satışından 13 milyon Euro kazanmış ama para gibi kadrosu da buharlaşmış Eskişehir’in zayıf ve güçsüz haline güvenerek mi?
Bence ikincisi...
Paylaş