Paylaş
Ligin 27. haftasında Galatasaray’ın Trabzon’da kaybettiği gün liderlik koltuğunu oturan Fenerbahçe bir hafta sonra Eskişehir’de berabere 1-1 kalınca işin rengi bir anda değişti.
Galatasaray ve Beşiktaş’ın da puan kayıplarıyla yeniden ümitlenen Fenerbahçe, Erciyes ile Kadıköy’de berabere kalınmasıyla şampiyonluk umutlarını azaltmıştı.
Anadolu takımları futbol tarihimizin hiçbir döneminde şampiyonluk hedefleyen takımların hesaplarını böylesine bozmamıştı.
Finiş hattına gelindiğinde Konya’ya 2, Gençlerbirilği’ne 3, Eskişehir’e 2 ve Erciyes’e 2 puan kaybeden sarı lacivertli takım dün de 2 puanı ve şampiyonluk rüyasını Mersin’nde bırakacakken 90+2’de sahneye Emre Belözoğlu çıktı.
DEFANS SAVRUK
Geçen seneki Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’si açık ara şampiyon olurdu bu yıl.
Hücum, sıklığı, şut sayısı, kontraatak fazlalığı, duran top organizasyonu ve agresif futbol anlayışı ile geçen yılki Fenerbahçe bu yılkine fark atar.
Zaten baktığımız resimde de onu görüyoruz.
Yoksa Wellinton’un üç kere Fenerbahçe direklerine takılmasını nasıl anlatırız?
Emenike’yi evinde, Webo’yu kulübede bırakıp gol umutlarını Caner’in serbest vuruşlarına bağlamanın mantığını nasıl açıklarız?
Fenerbahçe hiçbir sezon şampiyonluğu bu kadar az istemedi.
Takım kimyası bu kadar bozuk olmadı.
Diego gibi adaptasyon sıkıntısını gittiği her ülkede yaşamış bir Alex bozmasının sıfır katkısı, Emenike fiyaskosu, Kuyt yorgunluğu, defans savrukluğu ile Fenerbahçe nasıl şampiyon olacak?
Caner ve Topal saha içinde yetmezdi bunun için.
Kaybedilecek şampiyonluğun faturasını başkanından teknik adamına çok farklı yerlere kesmek gerekiyor.
Yaklaşık 45 dakika 10 kişi oynayan Mersin maçı kazanmaya daha yakın taraftı.
Ama bu yıl son dakikaların ve uzatma anlarının gol abonesi Fenerbahçe yine ustası Emre ile sahadan 3 puan galip ayrıldı.
Ama bu futbol Fenerbahçe’nin şampiyonluğu için yetmez.
Paylaş