Paylaş
Çünkü maçın seyrini belirleyen tercihler yaptı İsmail Hoca. Galatasaray deplasmanına, yorgun ve takıma geç katılmış Emenike ile, orta sahada ise Emre-Meireles-Topal üçlüsü ile başlamanın anlattığı “Ben, oyuna orta sahada hakim olurum, hızlı forvetimle de çabuk atak yaparım” düşüncesiydi. Derbi deplasmanı için geçerli akçe olur bu tarz.
Prandelli’nin dersini iyi çalışmaması bir tarafa, takımını böyle önemli bir maça iyi hazırlayamamış olması büyük handikaptı. Galatasaray’da sorun oyuncuların kafasında. Hoca, başkan ve sistem değişiklikleri, oyuncuları allak bullak etti ve kendilerine gelmekte zorlanıyorlar. Bruno Alves’in atıldığı ana kadar olan oyun her şeyi açıklıyor.
Galatasaray’ın, bu sezon da büyük sıkıntısı olan ceza alanına ekstra oyuncular sokamama problemi, derbide de net gözüktü. Sadece Burak ile gol aramak, kürekle altın aramak gibiydi. Bir diğer problem ise bek oynayan oyuncular. Galatasaray’ın bekleri Veysel ve Tarık, solo oynamak zorunda iken, Fenerbahçe’de Caner-Gökhan ikilisi Kuyt ve Alper ile düet yapıyorlar.
İlk yarıda F.Bahçe’nin orta sahada rahat pas yapmasına izin vermek, maçı kaybetmekle eşdeğerdi. Fakat, gidişatı değiştiren 2 önemli olay oldu:
1- Emre’nin sakatlığı
2- Bruno Alves’ın kırmızısı.
Kırmızı kart, Galatasaraylı oyuncuların uyanmasını sağlayan ve maça döndüren etkendi.
HER ŞEYE RAĞMEN...
SARI kırmızılı takımda Dzemaili’nin ne önde ne de arkada olmayarak 1 eksik oynatması, Melo’nun defansın önünde kalan ve rakip alana baskıyı engelleyen oyunu problemi derinleştirdi. Prandelli’nin neyi düşünerek Bruma’yı kadroya almadığını merak ettim. Galiba rakibi fazla zorlamasın diye! F.Bahçe, maçı berabere bitiririm diye düşünmeye başladığı anda kaybetti. G.Saray adına sonucun kötü olmasının, çok derin yaralar açacağı bir dönemde, kritik bir viraj alındı. Sneijder, harika goller attı. Sarı kırmızılılar, iyi oynamadan kazanmayı becerdi. TT Arena’da kötü oynayarak kazanmak, ezeli rakibe mesaj açısından önemli.
Paylaş