Paylaş
Bilgisi ve kariyeri çok önemli yaşanmışlıkları barındırıyor. Fakat yaşadığı en büyük problem, ciddi baskı yediği dönemlerde dengesini kaybetmesi ve karar aşamasında hatalar yapması. Gelen baskı ve stresi eritmek yerine oyuncularına yansıtması ise problemi daha da büyütüyor.
Milli maç öncesi ortaya çıkan durum, her ne kadar Gökhan Töre üzerinde yürüse de, Fatih hocayı bu duruma sokan sebep İzlanda maçı... Beklenmedik mağlubiyet sonrası, Çek takımının grubun favorisi Hollanda’yı yenmesiyle oluşan tablonun, daha 2. maçta şansımızı zora sokacak hale dönerek, bizim Çek’leri yenmekten başka şansımızın olmadığı şekilde ortaya çıkması hocayı çok önceden germişti zaten. Dolayısıyla Gökhan olayı bardağı taşıran damladır.
HOCA GEÇ KALDI....
Bu olayların ve hocanın açıklamalarının takıma, maça yansıması ise hırs ve istekli başlangıç şeklinde oldu. Fakat bu istekli başlangıç, anlamsız bir isteksizliği de barındırıyordu. Havasını kaybetmiş Milli Takım, stres içinde oldukları belli olan oyuncular. Kırılgan hale gelen bu yapıyı dağıtan da Sivok oldu.
İlk yarıyı oyun anlamında iyi oynadık ve etkili olduk. Fakat Çekler golü atınca oyun bizim, skor onların oldu. Arda ve Ozan ilk yarının en etkili oyuncularıydı. Maç bizim adımıza, heyecan, tempo ve farklılık katacak oyuncu arayışına girmişken gelmeyen kenar müdahelesinin üzerine gelen gol herşeyi bitirdi.
NE OYNUYORUZ?...
Beğenmediğimiz İzlanda ve sonra da Çekler bizi niye ve nasıl yendi? Disiplin ve sisteme sadakat ile. Bizden kalite olarak alttaki takımların bile en büyük silahı, sistemdem kopmamak ve güçlü mental oyun anlayışı.
Artık bunları geçelim. Şimdi sormamız gereken, erken olmasına rağmen Avrupa Şampiyonası’na gider miyiz? Ya da gitmek için ne yapmalıyız? Çünkü değişen kural sonrası, 2 takımın direkt, 3. takımın Play-off oynayacağı bir sistemde eğer grupta kalırsak bize ayıp!
Paylaş