Paylaş
HER iki takımın da Avrupa’da rakiplerini yenmeleri, derbiye daha bir rahat çıkmalarına yol açtı.
Aynı durum, derbi sonucunun önemli yansımalarını da ortadan kaldıran bir etken oldu.
İki devin maça başlangıcı, bu ruh hâlinin yansımasıydı.
Derbide 25 dakika geçtiğinde tek bir pozisyon yoktu ve maç orta sahada kilitlenmişti.
Fenerbahçe’nin oyunun temposunu Gökhan Gönül ve Caner Erkin ile artırma isteğini, Galatasaray’ın yaptığı kademeli ve yakın savunma durdurdu.
Fakat her şeyin başladığı ve derbinin ateşinin ortaya çıktığı an Mehmet Topal’ın girdiği pozisyondu.
İYİ OYNAMAK TEHLİKELİ!
O pozisyon sonrası oyunun temposu yükselmeye başlarken, Galatasaray tempoya cevap verdi ve oyuna ortak olmaya çalıştı.
Derbide Galatasaray için en tehlikeli anlar, oyuna ortak ya da hakim olmaya başladığı anlardır.
Çünkü, topla oynarken ve oyuna ortak olduğunda kendine güvenen oyuncuların fark etmediği aslında maçı daha fazla riskli hâle getirdikleridir.
Disiplin ve konsantresi doğru olan, iyi yardımlaşan, rakibin güçlü yönlerini pasifize eden bu anlayışın dağıldığı anlardır iyi oynamaya başlamak...
Elbette iyi oynamak lazım ama Galatasaray için bu durum, savunma ve geriye yardım aksiyonlarının zaafa uğraması anlamına geliyor.
Gol de, Galatasaray’ın bu psikolojide oynadığı ve az adamla yakalandığı anda geldi.
İlk yarıda Fenerbahçe adına Gökhan-Caner ve Diego hücum organizasyonlarında iyi işler yaparken, arkada Ba ve Kjaer fazla zorlanmadan işlerini yaptılar.
Umut tercihi ilk yarıda işe yaramadı ve çok etkisiz, pozisyonsuz bir 45 dakika geçti.
Sneijder’ın sert ve yakın markajda etkisiz olması da Galatasaray’ın elini kolunu bağladı.
Hamza Hoca’nın ikinci yarıya değişiklik yapamadan başlamasından ilk yarıdan memnun olduğu anlamını çıkarabiliriz.
İlk 45 dakikadaki etkisizliğin sebeplerinden biri de önde topu tutamamak ve Fenerbahçe defansının çok rahat oynamasıydı.
Kaldı ki, o rahat oynayan Ba, çıktı ve Galatasaray ceza alanı içinde etkili oldu.
Maça başlangıcın Burak ile olması beklenirken oyuna ancak 60. dakikada dahil olması psikolojik olarak etkili oldu ama asıl artısı, beraber oynadıklarında daha iyi, daha verimli olan Burak-Sneijder-Yasin üçlüsüne oldu.
AVANTAJ OLUR...
İkinci yarı, F.Bahçe’nin skoru koruma ve kazandığı topları hızlı hücuma çevirme isteği ile başlayınca, G.Saray oyunu daha fazla F.Bahçe alanında oynama şansına çevirdi.
F.Bahçe’nin skoru koruma stresinin farkına varan G.Saray, golü sakatlık yüzünden sahaya giren Olcan ile buldu.
İlk yarısını F.Bahçe’nin, 2. yarısını G.Saray’ın oynadığı her açıdan adilane bir maç oldu.
Bu beraberlik, G.Saray açısından moral, Hamza Hoca için ekstra kredi ve lig yarışı için küçük de olsa bir avantaj sağladı.
G.Saray ilk 45’te neden kötüydü?
1- Umut’un yalnız ve etkisiz olması.
2- Sneijder’ın sert markajda kalması.
3- Yasin ve Podolski’nin verimsizliği.
4- Geri dönüşlerin ve yardımın azlığı.
G.Saray ikinci 45’te neden iyiydi?
1- Burak’ın oyuna girmesinin etkisi.
2- Muslera’nın 1. sınıf kalecilik gösterisi.
3- Fenerbahçe’nin skor korkusu...
4- Sneijder’ın daha fazla sorumluluk alması.
5- Hamza Hoca’nın kazanmaya dönük hamleleri.
Paylaş